Volkan Aydemir’den “Aşıklar Bayramı” filminin yorumu
Volkan Aydemir’den “Aşıklar Bayramı” filminin yorumu
AŞIKLAR BAYRAMI
“Baba dediğin tamamlanmamış bir kelimedir zaten.”
Bana aşık-ozan dinlemeyi sevdiren babamdı. Nur içinde yatsın! Yeni çıkan kasetleri alır Kars’ta arabayla gezerken veya seyahat ederken birlikte dinlerdik. Ergenlik ve gençlik dönemimde de çok vazgeçirmedi beni, O aşık’ı dinleyip anlattığı hikaye veya söylediği türkülerin kaynakları üzerine uzun kritikler yapardık. Taaki babam vefat edene kadar arabamda illaki kaset veya Cd olurdu. Vefatından sonra, yokluğunu ve özlemini hatırlatıp gözyaşı döktüğü için hiç dinlemiyor, hatta aşık gecelerine bahane uydurup gitmiyorum.
Benim içinde BABAMMM, tamamlanmamış, boğazımda çözülmemek üzere düğümlenen kelime değil, bir cümledir.
Aşıklar Bayramı isimli filmi izlerken Kars’ı çok iyi biliyorsanız, mekan kaymalarının farkına varırsınız. Sevgili ozan dostlarımın hepsinin bir arada olduğu bu fotoğrafı seçtim, hepsi ayrı kalitedir.
Benim için asıl sürpriz ise, hastane diye kulkanılan mekanın, 1980’li yılların doğumevinin olmasıydı. Hemşire olan orası annemin görevinden dolayı çocukluğumun geçtiği binadır. Yıllar sonra içini görmek merdiven korkuluğundan çıkmak çok mutlu etti beni.
Şimdi “ne var bunda Volkan?” Diyeceksiniz.
Dokuz yaşımdan sonra, yani yaklaşık kırk yıl boyunca hiç görmemiştim. Çocukluğum, annem emekli olana kadar hep o binanın bahçesinde geçti. Gitmeye ne zaman başladığımı hatırlamıyorum, gözümü orada açtım sanki, Annem 1983 yılında emekli olana kadar da bir fiil annemle mesai yaptım. O zamanlar kreş veya bakımevi yoktu, iki tane anaokulu vardı, onlarda bir yaş sonrasını kabul ediyordu. Bahçesinin açıldığı ve çocukluğu Kars’ta geçen hemen hemen herkesin kızakla bir defa kaydığı Meşhur Hastane yokuşunda kızak binmişliğim çoktur. Sıcak havalarda Vali Konağı’nın arkasındaki bahçede veya eski Rus Konsolosluğu’nun önündeki leylak kokulu Küçük yolda koştururduk. Kâh halk eğitim önünde kâh Gazi Ahmet veya Atatürk caddesinde dolaşır Adnan Gündem mobilya mağazasına gelen bisikletlere bakar hevesle iç geçirirdik. Gül Kırtasiyesinden hemşire teyzelerimizin istediği gazete veya dergileri alır bir koşu Doğumevine yetiştirirdik. Çok soğuk havalarda ise bekleme veya dinlenme salonundan Kayabaşı’nın altından geçen Kars Çayı’nı veya sonraki yıllarda çıkacak olan büyük yangına kadar işleyen Topçu’nun un değirmeninde çalışanları izlerdik. Değirmenin hemen Erzurum tarafında, Kars çayının kenarında ise Topçunun sıcak yaz aylarında plaj diye kullanılması için döktürdüğü Kars’ta söylenen, “Git Topçunun Kumunda oyna” deyimine kaynaklık eden kumluk alan vardı. Başhekim veya Sağlık Müdürü geldiğinde binanın bodrum katında bulunan ve lojman olarak kullanılan odalardan birisinde tehlikenin geçmesini bekler, onlar gittikten sonra çocuk yüreğimizle derin bir nefes alırdık. Hala görüştüğüm her biri büyükanne, babaanne olan sevgili hemşire teyzelerimizin üzerimizdeki haklarını teslim etmeliyim. Bizleri ayırdetmeden, çocukları gibi severlerdi. Her görüştüğümüzde hala sevgi dolular.
Aşıklar Bayramı filmi için mekan olarak diğer şehirler yerinede Kars kullanılmış. Kars’ta bulunan binaların, caddelerin ruhu ve doğanım yapısı sırıtmamış o kadar. Bu fotoğrafta bulunan Sevgili Bilal Ersarı’ya, değerli Emrah Neroğlu ‘na, ve duayyen Çetin Adıgüzel’e selamlarımı göndeyorum
Aşıklık geleneği gibi duru ve sade ama toplumsal nakış içeren bir film olmuş.
Özcan Alper’in, Kemal Varol’un ve bütün film ekininin emeğine sağlık.