Stratejiniz Kars Ve Iğdır'ı İstanbul'a Kurban Etmek Mi?
Biz siyaset bilimi uzmanlarının en büyük engeli siyasi parti liderlerinin psiko analizlerinin yanı sıra bilinçaltı eğilimlerinin ne yönde olduğunu ön görmeğe çalışıp bunu yazıya dökmektir.
Biz siyaset bilimi uzmanlarının en büyük engeli siyasi parti liderlerinin psiko analizlerinin yanı sıra bilinçaltı eğilimlerinin ne yönde olduğunu ön görmeğe çalışıp bunu yazıya dökmektir.
Çünkü hemen hemen her siyasi fikirden oldukça fazla ahbap ve tanıdığa sahip olmamız, bu tanıdıkların yazılanları üstüne alınıp, bizlere karşı gizliden kırılmalarına sebep oluyor.
Başta yazayım bütün siyasi partilerin seçim hesabı veya stratejisi olur fakat bu stratejiler seçmeni aldatmaya yönelik karakterini yitirip gıda yönetmeliğinde olduğu gibi tağşişe giriyorsa vatandaşımıza bunu anlatmamız gerek. Günümüz siyasetinde ilkesiz manevraları tarif etmek için kullanılan “ilmi siyaset” terimi, daha çok politik yüzsüzlerin uyguladığı bir yol olduğundan, ilmi siyaset kavramına ve kullanıcılarına sonsuz bir karşıtlığım var.
Şimdi gelelim önümüzdeki yerel seçim manevralarına. Cumhuriyet Halk Partisindeki genel başkan değişimi, partinin içindeki plütokratların güçlenmesine yol açmışken, diğer yandan da siyasi ticaretin bir başka şekline şahit oluyoruz. Yeni genel başkanın eczacılıktan edindiği iskonto alışkanlığı siyasi kararlarını da oldukça etkiliyor olacak ki, Kars ve Iğdır gibi etnik kökenin seçmen tercihinde yaygın ve etkin olduğu illerde anlaşılır bir şekilde pasif seçim stratejisi izliyor.
İstanbul seçiminin kazanılmasına karşılık özellikle Kars’ı Dem partisine teslim etmek ve toplumda karşılığı çok zayıf olan bir adayla bunu, seçime katılıyormuş gibi yapmak. Ancak kurnaz bir politik tacirin stratejisi olur. Çok zekice mi? Ben ahlaki ve akilane bulmadığımı belirteyim.
Bu durum Kars’ta o partiye yıllarını vermiş, toplumun her kesiminde karşılığı olan ve önceki yıllarda belediye başkanlığı yapan veya bir önceki dönem il başkanı olan Kars’ın büyük ailelerinin mensubu partililer dururken. Kişisel saygınlığı, eğitimi ve ticari itibarına söz söyleyemeyeceğimiz, ama toplumda karşılığı zayıf olan bir aday çıkarılması; geçmişten getirdiği yenişme duygusuyla, Kars’taki çocukluğunun hesabını kesmeğe çalışan Dem partisi genel başkanı Tuncer Bakırhan ile Özgür Özel’in yaptığı pazarlığın bir neticesi olur.
Elbette bu pazarlığın en önemli konusu, İstanbul Büyükşehir Belediyesini İmamoğlu’na tekrar kazandırmaktır. Ve elbette siyasi pazarlıklar olacaktır ama bunu yaparken izlediğin politika ve söylemlerinle diğer illerdeki adaylarını seçmen karşısında zor durumda bırakmamak gerekir.
Ülkemizdeki siyasi partiler dört kanala ayrılmış durumdalar:
Cumhur ittifakı, Millet ittifakı ve Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın genel başkanı olduğu Zafer partisinin olduğu ulus milliyetçisi kanal ve etnik kökenli politika izleyip, meclisin ve ülkenin bütün nimetlerinden sonsuz şekilde faydalanmalarına rağmen sürekli mağduru oynayan Dem partisi kanalı.
Her ne kadar millet ittifakı dağılmış gibi görünse de aslında, CHP’nin Dem partisi ile kurduğu ittifakta seçmeninden tepki çekmemek için millet ittifakına mesafeliymiş gibi görünen bir diğer parti ise, Meral Akşener’in başında olduğu İyi Parti’dir. Meral hanım İmamoğlu yararına Kars ve Iğdır’da önemli bir rol üstlenmiş görünüyor. Genel başkan Meral hanımın Cumhur İttifakından oy devşirmek için mağdur rolü oynayıp, son zamanlarda yaptığı Saraçhane karşıtı açıklamalar Ekrem İmamoğlu ile bir danışıklı dövüşün basamaklarından başka bir şey değil aslında. Eğer doğruysa, Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili yapmış olduğu iddia edilen “Ben Kürt ve Alevi birisini Cumhurbaşkanı seçtirir miyim?” açıklaması akıllara zarar.
Bunu İmamoğlu’na yakın bir gazetecinin bunu kaleme alması ise planın bir parçası olarak, Cumhur ittifakına ve Zafer partisine kaptırdığı oyları fazlasıyla geri getirebilir miyim? çabasından başka bir şey değil kesinlikle Kemal Kılıçdaroğlu’na, yıllardır yürüttüğü bürokratik ve politik görevlerden şaibesiz ayrıldığı için hakkını teslim etmek gerekir. Türk Ulusuna mensup, ahlaklı, devlete bağlı, dürüst ve karakterli bütün vatandaşlarımız bizler için eşittir öylede olmalıdır.
Böylesi alt tabaka bir açıklama, seçim manevrası bile olsa Mecliste grubu bulunan partilerin genel başkanlarına yakıştırılmamalı. Zira toplumumuzu ayrıştırıp bölmek gibi bir hasta ruhların açtığı yarayı sarmak zaman alır. Konumuza geri dönersek Meral hanımda Özgür beyle sözleşmişçesine, Kars ve Iğdır’da kazanamayacak ama tek taraflı seçimin sonucuna etki edecek adaylar çıkararak “seçime katılıyormuş” gibi yapıyor.
Bilinmesini istediğim bir diğer husus. Siyasi partilerin kurumsal kimliklerine ve diğer il ve ilçelerdeki adaylarına zarar vermemek için özellikle genel başkanlarının isimlerini kullanıyorum.
Cumhur ittifakı ise, R.Tayyip Erdoğan ve Dr. Devlet Bahçeli mutabakatıyla Kars ve Iğdır’da ittifak adayları konusunda net karar vererek kazanabilecek adaylarla seçime girdiler.
Bölgede en kararlı ve net tutuma sahip bir diğer kanadın lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ oldu. İstanbul’da farklı bir adayla seçmen karşısına çıkarken, bu iki ilde Dem partisine karşı Cumhur ittifakı adaylarını destekleyeceğini açıkladı.
Sonuç olarak merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in bir röportajında, “Siyaset Game in Game der” sözünü bir defa daha hatırladık.
Üç kanadın İstanbul adaylarına tavsiyemi bir fıkrayla anlatayım:
Genç bir rahip yeni atandığı kilisede ilk Pazar vaazını vereceği için biraz heyecanlıdır, kıdemli rahipten yardım ister. Kıdemli rahip bir kadeh şarabın kendisini sakinleştireceğini söyler ve odadan çıkar. Genç rahip başlamışken daha da iyi geleceğini düşünüp bir şişe şarabı içtikten sonra Pazar vaazını verip kıdemli rahibin fikrini öğrenmek için yanına gider.
Kıdemli rahip:
- İlk vaaza göre ufak tefek ayrıntılar dışında herşey normaldi aslında. Yalnız, bir dahaki sefere dualardan sonra amen de, oley genelde sporda kullanılır. Kürsüden inerken merdiveni kullan, tırabzandan kayma. Bir de kutsal üçlü Baba, oğul ve Tanrıdan oluşur sen yoksun!
Camiye gidip kolları sıvayıp insanlarla tartışılmayacağı gibi, pazarda da halka portakal atılmaz. Kültürümüzde çok hoş karşılanmaz bu tür şeyler. Her ne kadar öyle olmasanız da azıcık sıradan vatandaşı anlayın, toplumumuz tebessüm eden ve kendisiyle sulh içinde olan kişilere kıymet verir.
KALIN SAĞLICAKLA!
Volkan AYDEMİR
Kaynak:Volkan Aydemir