Sosyal Bilimler ve Sosyolojinin Önce Rolü
Ardahan Üniversitesi'nde (ARÜ), “Türkiye'de Sosyal Bilimler ve Sosyolojinin Öncü Rolü” konulu “Baykan Sezer Konferansı” yapıldı.
Sosyal Bilimler ve Sosyolojinin Önce Rolü
Ardahan Üniversitesi’nde (ARÜ), “Türkiye’de Sosyal Bilimler ve Sosyolojinin Öncü Rolü” konulu “Baykan Sezer Konferansı” yapıldı. 20 Mayıs 2014 Salı günü ARÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Konferans Salonu’nda saat 14.00’dan itibaren başlayan konferansa, İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Bayram Kaçmazoğlu “Türkiye’de Sosyolojinin Siyasal Düşünce İle İlişkisi”, ARÜ İİBF Dekanı Prof Dr. Hakkı Büyükbaş “Türk Sosyal Bilimlerinde Baykan Sezer Olayı”, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertan Eğribel “Günümüz Sosyoloji Tartışmaları”, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı “Baykan Sezer ve Sezai Karakoç’ta Farklılaşan Doğu ve Osmanlı Algısı” ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ufuk Özcan “XIX. Yüzyılda Osmanlı’da Kurumsal Olmayan Proto-Sasyoloji ve Ana Temalar” isimli birer sunum yaptı.
Türk sosyolojisinin tüm yönleri ile tartışıldığı konferansa, ARÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Orhan Söylemez ile Prof. Dr. Gürkan Doğan, çok sayıda ARÜ’lü akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
Konferansın açış konuşması ARÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Söylemez tarafından yapıldı. Sosyoloji biliminin önemine değinen Prof. Dr. Söylemez; edebiyat, tarih, iktisat gibi bilim dallarının sosyoloji ile yakından ilişkili olduğunu ifade etti. Ayrıca Prof. Dr. Söylemez, Baykan Sezer’in özgeçmişinden ve sosyolojik kişiliğinden bahsetti.
Programın moderatörlüğü ARÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş tarafından yapıldı. Prof. Dr. Büyükbaş ilk sözü Doç. Dr. Ufuk Özcan’a verdi. Doç. Dr. Özcan “XIX. Yüzyılda Osmanlı’da Kurumsal Olmayan Proto-Sasyoloji ve Ana Temalar” adlı bir sunum gerçekleştirdi. Türk sosyolojisinin ortaya çıkışından bahseden Doç. Dr. Özcan, “19. Yüzyıl ve daha öncesinde Osmanlı düşünürlerinin toplum hakkında hiçbir fikir öne sürmediklerini ve hiçbir eser kaleme almadıklarını söylemek mümkün olmaz. 19. Yüzyılda birçok dünya fikrinin değiştiğini görmekteyiz. Geleneğin kırılmaya başladığı, modernleşmenin ve batılaşmanın başladığı ve buna bağlı olarak Osmanlı’da yeni fikir akıtmalarının ortaya çıktığını görüyoruz.” dedi.
TANZİMAT DÖNEMİ, GÜNÜMÜZ SOSYOLOJİSİNİ ANLAMAK AÇISINDAN KRİTİK BİR ÖNEME SAHİP
Doç. Dr. Özcan, sosyoloji biliminin kurucusu olarak kabul edilen Auguste Comte’un, Büyük Reşit Paşa’ya bir mektup yazarak Osmanlı Devleti hakkında tavsiyelerde bulunduğunu belirtti. Auguste Comte’un mektubunda Tanzimat’ın ilanı ile ilgili düşüncelerine değinen Doç. Dr. Özcan, “Tanzimat ile olumlu bir adım atıldığını, bu olumlu adımı pozitivist ilkeler doğrultusunda daha da geliştirilmesi gerektiğini, eğer bu yapılırsa aslında çökmekte olan Osmanlı Devleti’nin kurtarılabileceğini ifade etmiştir. Bu mektup ile Auguste Comte’un Osmanlı’da ön sosyolojiyi başlattığını görmekteyiz. Bu döneme bakılmadan günümüz sosyolojisini anlamak mümkün değildir. Eğer 19. Yüzyıl ve Tanzimat Dönemi birikimi olmasaydı, 20. Yüzyıldaki sosyolojik hareketlerin oluşumu ve temelinden bahsedilemezdi.” dedi.
Sosyoloji ile siyasetin yakından ilişkili olduğunu ifade eden Prof. Dr. H. Bayram Kaçmazoğulu ise, sosyolojinin endüstri devrimi ile ortaya çıkan sorunları çözmeyi hedeflediğine dikkat çekti. Öte yandan Prof. Dr. Kaçmazoğlu, Türk Sosyolojisi’nin ortaya çıkışında iki ismin ön plana çıktığını vurguladı. Bu isimlerin ise Türk Sosyolojisi’nin kurucusu kabul edilen Ziya Gökalp ve Prens Sebahattin olduğunu söyledi.
PROF. DR. EĞRİBEL: TÜRK SOSYOLOJİSİ DÜNYA SORUNLARI İLE DE İLGİLENİYOR
Programın üçüncü konuşmacısı Prof. Dr. Ertan Eğribel oldu. Prof. Dr. Eğribel konuşmasında günümüzde yaşanan sosyoloji tartışmalarını ele aldı. Çeşitli sosyoloji anlayışlarından bahseden Prof. Dr. Eğribel, “Bütün olayların temelinde tek bir sosyoloji başlığından bahsetmek mümkün değildir. Türkiye’de ve dünyada çeşitli sosyoloji anlayışlarının yanında bir de Türk Sosyolojisi’nden söz edebiliyoruz. Türk Sosyolojisi sıkıntıların çözümünü batıda ararken kendi tarihini ve kimliğini ortaya koymaya çalışıyor.” dedi. Prof. Dr. Eğribel, Türk sosyolojisinin son yüzyıllarda ortaya çıkan toplumsal sorunlarla paralel bir şekilde geliştiğini belirtti. Ayrıca Prof. Dr. Eğribel, Türk sosyolojisinin sadece Türk toplumundaki sorunlar ile değil, dünyadaki sorunlarla da yakından ilgilendiğini vurguladı.
Programın moderatörlüğünü yapan ARÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş, doğu ile batı arasında kalan Türk Sosyolojisi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Türk Sosyolojisi’nin sorularına değinen Prof. Dr. Büyükbaş, “Temel sorun, Osmanlı Devleti’nin batının içinde yer alma kaygısı içerisine girmesidir. Batılılaşmayı esasen batı dünyası ile Türkiye’nin uyum sağlaması şeklinde tanımlamıştır Baykan Sezer. Acaba, Türkiye Cumhuriyeti var olan dünya siyasetinde etkileyen-etkilenen rolü oynayabilecek mi? Bizim batıyla bütünleşmemiz mi sağlıklı; yoksa tarihimizin, Osmanlı torununun, doğunun temsilcisi olarak batının yeniliklerini aldığı bir durumu mu benimsemeli midir? Bunlar sorulan sorulardır bu sorulara Baykan Sezer çeşitli kitaplarıyla cevap getirmiştir.” dedi.
Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında sosyolojinin bir kurtarıcı gibi görüldüğüne de dikkat çeken Prof. Dr. Büyükbaş, “Çünkü koskoca bir imparatorluk insanların elinden kayıp giderken sosyolojiyi bir kurtarıcı olarak görmüşlerdir. Baykan Sezer, bunları anlamış ve değerlendirmiştir.” dedikten sonra sözü Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı’ya bıraktı.
PROF. DR. KAYALI; SEZAİ KARAKOÇ VE BAYKAN SEZER SİYASETİN DIŞINDA KALMAYI BAŞARMIŞLARDIR
Programın son konuşmacısı Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı oldu. Sezai Karakoç ve Baykan Sezer’in aynı dönemlerde yaşadığını belirten Prof. Dr. Kayalı, “Her ikisi de 60 ve 80 darbeleri dönemlerinde yaşamıştır. Diğer arkadaşların da dediği gibi bazı sosyalistlerin bir gecede liberal, bazı liberallerin de bir gecede sosyalist olduklarını görmekteyiz. Bazı düşünce insanlarının vermiş oldukları eserlerde bu radikal geçişlerin insanlar üzerinde nasıl etki ettiğini ve hayatlarını nerelere kaydırdığını görmekteyiz. Sezai Karakoç ve Baykan Sezer’in en belirgin özellikleri, dönemin şartlarına rağmen siyasetin dışında kalmayı başarmalarıdır.” dedi. Programda Prof. Dr. Kayalı, Baykan Sezer’in “İnsan siyasete ne kadar çok bulaşırsa, sağa sola o kadar savrulur.” sözüne de atıfta bulundu.
Prof. Dr. Kayalı’nın konuşmasını tamamlamasının ardından program katılımcılardan gelen sorular ile devam etti. Program sonunda ARÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Söylemez tarafından konuşmacılara birer plaket ve “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.