Selimlilerin Cirit Tutkusu Kar, Kış Kıyamet Dinlemiyor
SELİM HASBEY’DE NEFES KESEN CİRİT GÖSTERİSİ YAPILDI. LAPA LAPA KAR VE DONDURUCU SOĞUK, ATA SPORU CİRİT AŞKINI ENGELLEYEMEDİ.
Kars’ın Selim İlçesi’ne bağlı Hasbey Köyü’nde düzenlenen Cirit müsabakalarına kar ve sisli hava engel olamadı. Çevre köylerden gelen ciritçiler karlı ve sisli yolları at sırtında aştılar. 20 atla yapılan müsabakaya ilgi ise son derece yoğundu.
Bölgede geleneksel hale getirilen, özellikle de kış mevsimlerinde her hafta sonu oynanan Cirit sporu, Selim’in civar köylerinde renkli görüntüler eşliğinde sürdürülüyor. Gün geçtikçe cirite olan ilgi daha da artıyor. Ata sporu cirit Selim’de tam bir aşka dönüşmüş durumda. Batı’daki futbol aşkı Doğu’da cirit aşkına dönüşüyor. Ve bu aşk çocuk yata başlıyor. Bu da yöredeki ata sporu ciritin yaşatılmasında ve yaygınlaştırılmasında en önemli etken olarak görülüyor. Atla çocuk arasında oluşturulan muhabbet bağı gençliğe gidilen yolda cirit müsabakalarını izlemeleri, atların bakımı gibi işlerle yapılan meşguliyetle de daha da sağlamlaştırılıyor. 17-18 yaşlarına gelindiğinde de genç at sırtına binerek cirit müsabakalarına katılıyor.
LAPA LAPA KAR VE SOĞUĞA RAĞMEN 7’DEN 70’E CİRİT AŞKI
Soğuk hava ve lapa lapa yağan kar bile ata sporu cirite olan aşkı engelleyemiyor. Bölgede cirite karşı öyle bir aşk var ki vatandaşlar çocuklarıyla birlikte sabahın erken vaktinde ata binerek karlı ve zorlu yolculuğa göğüs geriyorlar. Omuzlarında biriken kar, buz tutan saçları ve soğuktan kızaran yüzleriyle yaklaşık 15 kilometrelik yollar bile saatleri bulan yolculukla ancak.
KİRPİKLERİNİ BİLE KAR TUTTU
Köyün cirit alanında toplanan çoğu genç yüzlerce vatandaş lapa lapa yağan kar altında müsabakanın başlamasını beklediler. Bu süre içinde atlar ise yaklaşık bir saat karlı zeminde ısındırıldı ve atlar şaha kaldırılarak gövde gösterisi yapıldı. Saçları sakalları kar tutan izleyiciler ise bu zamanı müsabakalara yorum yaparak geçirdiler. Karlı zeminde uzunca kuyruk oluşturan köylüler renkli geçeceğini bildikleri cirit müsabakasının başlamasını sabırsızlıkla beklediler.
KAR ALTINDA VAZGEÇİLMEZ AKSİYON
Cirit, kıymetini bilenler için vazgeçilmez bir tutku haline gelirken, özellikle gençlerin bu spora gösterdikleri ilgi ise gerek geçmişte bu sporu yapan büyükleri, gerekse küçük yaştaki çocuklara teşvik açısından sevindirici bir durum oluşturuyor. Yoğun kar yağışı altında yapılan müsabakada beyaz esarete, ciritçilerin sergilediği hünerler ise cesarete dönüştü. Hasbey, Akçakale, Başköy, Beyköy, Sarıgül ve Kekeç başta olmak üzere çevre köylerden gelen 20 at, üzerlerinde taşıdıkları ciritçilerle kara bata çıka ilerlerken oldukça zorlandılar. Bir süre sonra karlı zemin az da olsa atların hareket edebileceği seviyeye geldiğinde ise heyecan ve macera başladı. Her anı ayrı bir aksiyona dönüşen cirit karşılaşması izleyicilerin alkış, tezahurat ve yorumlarıyla daha da renklendi.
DÜŞEN DÜŞENE
Zeminin karlı olması ve saha çizgilerinin yapılamaması nedeniyle müsabaka karadüzen şekliyle yapıldı. Hakemin bile olmadığı karadüzen ciritte sopalar havada uçuştu, atlar sağa-soğa kaçıştı ve ciritçiler karlı zemine düşmekten kurtulamadı.
CENTİLMENLİK KAZANDI
Attan düşmeler, vücuda sopaların isabet etmesi ile sporcular arasında en ufak bir tatsızlığa yol açmadı. Sopa yemelerine rağmen bunu bir eğlenceye çeviren, attan düşmelerine rağmen daha coşan sporcular centilmenliği elden bırakmayarak spordaki şiddete ata sporu ciritteki centilmenlikle önemli bir mesaj verdiler. Hoşgörülü olmaları ve karşılarındaki sporculara saygılı davranmaları, her aksiyonlu sahnede birbirlerini kutlamaları ciritin vazgeçilmez bir spor olduğunu da gözler önüne serdi.
BEDELİ BİÇİLMEYEN BİR ZEVK
Ciritçileri köyünde ağırlayan Hasbey Köyü Atlı Cirit Spor Kulubü Başkanı Vedat Karga, “Her Pazar cirit oynuyoruz. Köylülerimizle bağdaşıp dostlukları pekiştiriyoruz. Karlı zeminde zor oluyor ama hevesi de bize yetiyor. Ata sporu olduğu için sürdürmeye çalışıyoruz. Bedeli biçilmeyen bir zevktir. Atın üzerinde muhteşem şeyler hissediyorum. En büyük zevki bu sporla alıyoruz.” dedi.
CİRİTİN GEÇMİŞİ
Kahve kültüründen de böylece uzak kaldıklarını belirten Ciritçiler, kendi aralarında yaptıkları bu müsabakaların kara düzen olduğunun hatırlatmasını da yaptılar. Cirit Sporu ve detayları ise şunlardır; Cirit, bir diğer deyimle Çavgan, Türklerin yüzyıllardan beri oynadıkları bir ata oyunudur. Türkler, Orta Asya’dan Anadolu’ya bu atlı oyunu da dolu dizgin beraberlerinde getirmişlerdir. Türkler için at, mukaddes ve vazgeçilmez bir unsurdur. At sırtında doğar, at sırtında büyür, at sırtında savaşır, at sırtında ölürlerdi. At sütü kımız Türklerin yegâne içkisi idi. Cirit Oyunu, Türklerin en büyük tören ve sportif oyunu idi. Daha sonra 16. yüzyılda Osmanlı Türkleri tarafından bir Savaş Oyunu olarak kabul edildi. 19. yüzyılda bütün Osmanlı ülkesi ve saraylarının en büyük gösteri sporu ve oyunu oldu. Cirit, aynı zaman tehlikeli bir oyun olduğundan 1826 yılında II. Mahmut tarafından yasak edildi. Fakat daha sonra yine Osmanlı Ülkesi’nin başta gelen meydan ve savaş oyunu olarak her tarafa yayıldı.
Cirit Oyunu, daha 40-50 yıl öncesine değin Anadolu’da yaygın bir oyun olduğu halde son yıllarda sadece Balıkesir, Söğüt, Konya, Kars, Erzurum ve Bayburt yörelerinde yaşamaya devam etti. 20-25 yıldan beri Konya ve Balıkesir’de tarihe karıştı.
Buna rağmen halen Anadolu’nun hemen her köşesinde düğünlerde ve bayramlarda köy delikanlıları ve kasaba halkı Cirit Oyunu’nu oynamaktadır. Büyük şehirlerimize karşı köy ve kasabalarımızda yaşamaktadır. Sinop köylerinden Gaziantep’e, Bursa’dan Antalya’ya kadar Doğu, Batı, Güney ve Kuzey Anadolu’da köylerimizin güreşle beraber başlıca yiğitlik ve savaş oyununu teşkil etmektedir. Halkın ilgisini çekmek için cirit meydanında davullar ve zurnalar çalınır. Ayrıca Yurtdışı İran, Afganistan ve Türkistan Türkleri ile Türklerle meskûn diğer Asya yörelerinde de hâlâ canlılığını ve geleneğini sürdürmektedir.
Cirit Oyunu’nda iki takım bulunur. Bu takımlar 70 ilâ 120 metre genişliğindeki bir alanda karşılıklı olarak alanın en gerisinde 6’şar, 8’er veya 12’şer kişi olarak dizilirler. Ciritçiler bölgesel giyimleriyle atlarına biner. Sağ ellerine atacakları ilk ciriti, diğer ellerine de yedek ve yetecek miktarda cirit alırlar. İki tarafın birinden bir atlı öne fırlar, karşı dizinin önüne 30-40 metre kadar yaklaşır. Karşı tarafın oyuncularından birisinin adını seslenerek meydana davet eder. Sağ elindeki ciriti ona doğru savurur, sonra geri döner, atını kendi dizisine doğru mahmuzlar. Karşı tarafın davet edilen oyuncusu hızla onu takip eder, elindeki ciriti geri dönüp kaçan karşı taraf elemanına fırlatır. Bu kez ilk oyuncunun çıktığı sıradan diğer bir ciritçi onu karşılar. İkinci diziden çıkan, sırasındaki yerini almak için süratle yerine dönmeye çalışır. Bu defa rakibi onu kovalar ve ciritini atar.
Oyun böylece sürer. Cirit isabet ettiren ciritçi takımına bir sayı kazandırır. Eğer ciritçi attığı çavganı rakibine değil de ata isabet ettirmişse bir sayı kaybeder.
Ciritçi karşı taraf oyuncusundan kendisini sakınmak için çeşitli hareketler yapar, atın sağına soluna, karnının altına, boynuna ağar. Bazı ciritçiler rakibi kaçıp dizisine ulaşana kadar üç-dört cirit savurarak isabet ettirmek suretiyle sayı toplar. Bu arada başına, gözüne, kulağına cirit isabet eden bazı oyuncuların yaralandığı olur. Bu türlü isabetler neticesinde ölenlerin olduğu bile vakidir. Bu durumda ölen, er meydanında ölmüş sayılır, yakınları şikâyetçi ve dâvacı olmaz. Babaları ölen çocuklarıyla öğünürler.
Öte yandan cirit oyununda ölüm olmaması için, daha evvelleri hurma ve meşe ağacından 70-100 santim uzunluğunda, 2-3 cm. kutrunda yapılan ciritler, daha sonraları kavak ağacından yapılmaya başlanmıştır. Sopaların uçları silindir şeklinde kesilerek yuvarlatılır. Kabukları yontulur. Bu isabet halinde bir yara açılmasını ve ölüm tehlikesini yok etmek için alınan bir tedbirdir.
Seyredenler ciritçileri ve atları teşvik için çeşitli şekilde bağırır, onları heyecana getirirler.
Ciritçiler arasında birbirine hasım olanlar varsa, bunların karşı tarafta yer almamasına dikkat edilir, aynı dizi içine dahil edilirler. Gençler büyüklerinin bu görüşüne boyun eğer. Büyükler de bu töreye uyarlar. Eski ciritçilerden bir kurul, oyunun sonucunu ilân eder.
Cirit sona erince, cirit oyununu düzenleyenler başarılı olanlara ödüller, ziyafetler verir.
Cirit Oyunu Alpaslan’la beraber Anadolu’ya girmiş daha sonra Avrupa’ya ve Arabistan ülkelerine sıçramıştır. 17. yüzyılda Fransa’da, Almanya’da ve diğer ülkelerde de Cirit Oyunu yayılmıştır.
CİRİT OYUNUNDA KULLANILAN TERİMLER
Değnek; Diğnek, Deynek: Çeşitli yörelerde cirit oyununa verilen ad.
Cirit Havası: Cirit oynanırken davul ve zurna ile özel ritmlerde çalınan ezgilerin tümü ya da bir tanesi.
At Oyunu: Ciritin Tunceli ve Muş yöresindeki adı.
At Oynatma Havası: Tunceli ve Muş yörelerinde ciritten önce at oynatma için özel ritmlerde çalınan ezgi ve ritmlere verilen ad.
Rahvan: Atın iki ayakla koşar gibi aynı yanda bulunan ayaklarını aynı anda atarak yaptığı, biniciyi sarsmayan bir yürüyüş şeklidir.
Rahvan At: Biniciyi sarsmadan yürüyen at.
Tırısa Kalkmak: Atın çaprazlama ayak atarak hızlı ve sarsıntılı yürüyüşüne denir.
Dörtnal: Atın en hızlı koşuşu.
Hücum Dörtnal: Atın en hızlı koşuşunun daha ilerisinde bir süratle hedefe at sürme.
Adeta: Atın düz yürüyüşü.
Aheste: Atın ağır ağır, arka kalçalara yüklenerek yürüyüşü.
At Başı: İki atın bir hizada oluşu.
At Cambazı: Ciritte at üzerinde beceri ve hüner gösteren binici.
At Oynatmak: Ciritte hüner göstermek.
Sipahi, Sipah, İspahi: Eskiden Yeniçeriler zamanında bir sınıf atlı askere denirdi. Fakat iyi at binen kişilere de at oyunlarında becerisi olan oyunculara da çeşitli yörelerde bu adlar kullanılmaktadır.
Seymen Olmak: Ulusal giysilerin yöreye ait olanlarının düğün nedeni ile Ankara dolaylarında giyilmesine denir.
Osmanlı: Atlı, suvari, anlamında kullanılmaktadır.
Menzil: Ciritte at üzerinde sıra biçiminde duranlara verilen ad.
Alan: Cirit meydanına verilen ad. Cirit oynanan yer.
Şehit: Ciritte isabet alıp ölenlere verilen ad.
Acemi: Savurduğu ciriti ata değen oyuncuya denir.
kha