Pervin Buldan Kars’ta!
HDP Genel Başkan Yardımcısı Pervin Buldan bazı temaslarda bulunmak üzere Kars’a geldi.
Iğdır’dan karayoluyla Kars’a gelen HDP Genel Başkan Yardımcısı Pervin Buldan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kars İl Başkanlığını ziyaret ederek partililerle bir araya geldi.
Buldan burada yaptığı basın açıklamasının ardından Kars Belediye Başkanlığını ziyaret ederek Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ve Başkan Yardımcısı Şevin Alaca ile görüştü.
HDP Kars İl Başkanı Cengiz Anli ve Başkan Yardımcısı Sevda Subaşı’nın da katıldığı basın açıklamasında Buldan, kendilerini ne tutuklamaların ne de kayyumların yıldıracağını ifade ederek, “Bizler 80’leri ve 90’ları gören bir gelenekten geliyoruz. Ölümleri bilen, işkenceleri bilen ve cezaevlerini bilen bir gelenekten geliyoruz. Asla korkumuz yoktur, asla kaygımız yoktur, halkımızın da, parti il teşkilatlarımızın da hiçbir kaygısı, hiçbir korkusu olmasın.” dedi.
Buldan yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
Pandemi dolayısıyla yaklaşık 3 aydır halkımızla, sizlerle bir araya gelemedik. Sosyal mesafe, fiziki mesafeyi korumak zorundayız. Hiçbir zaman halkımızın bu sağlık koşulları nedeniyle ya da pandemi koşulları nedeniyle sağlıklarını riske atacak programları, etkinlikleri, eylemleri yapmayacağız. Her şey sizin sağlığınız gözetilerek yapılacak, bunu bilmenizi istiyoruz. Normalleşme koşulları adı altında yeni bir yaşamı, yeni bir süreci önümüze koyduk. Evet, bu yeni yaşam belki sizlerle çok fazla kitlesel şeyler yapacağımız anlamına gelmeyecek ama hem örgütlülük anlamında hem de yapılan baskılar anlamında sizlerle zaman zaman bu koşullarda bir araya geleceğiz.
Özellikle son dönemlerde HDP üzerinde yoğun baskıların, tutuklamaların olduğunu hepimiz biliyoruz. Son çıkarılan infaz yasası başta olmak üzere hükümetin, iktidarın küçük ortağıyla birlikte HDP’yi hedef aldığını, demokrasi güçlerini hedef aldığını, muhalefeti hedef aldığını biliyoruz. Söz konusu Kürtler olduğu zaman, söz konusu HDP olduğu zaman Türkiye’deki bütün siyasi güçlerin bir araya geldiğini, ortak tavır aldığını da biliyoruz. Çıkarılan infaz yasası tam da buna işaret ediyor. Yüzlerce, binlerce arkadaşımız pandemi koşullarında, risk altında, tehlike altında cezaevlerinde kalmaya devam ediyor. Çıkartılan yasa HDP’lileri, Kürtleri kapsamayan bir yasa olarak çıktı ve o yasa sonucunda dışarıya çıkanlar, tahliye olanlar işbaşına geçtiler ve ilk icraatlarını da Kars Belediyesine saldırı yaparak gerçekleştirdiler. Biz hükümeti uyardık, iktidarı uyardık, çıkaracağınız yasa toplumsal olarak suç işleyen, topluma karşı suç işleyen insanları kapsarsa eğer “bu insanlar dışarıya çıktıklarında suç işlemeye devam edecekler” dedik. İçeride kalanlar, demokrasiyi savunanlar, barışı savunanlar, özgürlükleri savunanlar cezaevlerinde kalmaya devam etti. Türkiye’nin siyasetçileri, aydınları, yazarları, akademisyenleri, barış aktivistleri cezaevlerinde kalmaya devam etti ve hala arkadaşlarımız bu pandemi sürecinde, bu riskle, bu tehlikeyle hala karşı karşıyadır. İşte HDP’ye uygulanan, Kürtlere uygulanan tam da düşman hukukudur. Bu ülkede iki ayrı hukuk işletiliyor. Biri, Türkiye’de suç işleyenlerin özgürlüğüne hizmet eden, saraya bağlı savcıların talimatıyla tahliyeleri gerçekleştiren bir sistem. Bir diğeri de, HDP’li Kürt, demokrat, aydın, yazar olanlara da ayrı bir hukuk işletiliyor. İşte biz bu iki ayrı sistemin, hukuk sisteminin Türkiye’ye büyük zararlar vereceğini ifade ediyoruz. Oysa Türkiye’nin ihtiyacı toplumsal bir barışı inşa etmek, demokrasiyi inşa etmek, barışı inşa etmektir.
Son olarak 3 milletvekili gözaltına alınıp tutuklandı, daha sonra CHP’li Enis Berberoğlu pandemi gerekçesiyle tahliye edildi ancak Leyla Güven ve Musa Farisoğulları diğer belediye başkanları ve milletvekillerimiz Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel gibi cezaevinde kalmaya devam ediyorlar. Bugün HDP’ye, Kürtlere ayrı bir hukuk uygulanıyor derken, işte tam da bunu kastediyoruz. Virüs, bu bulaşıcı hastalık cezaevlerinde siyasi ya da adli ayrımı yapmıyor. HDP’li yada CHP’li ayrımı yapmıyor. Virüs cezaevlerinde ayrım yapmadan, bütün insanlara bulaşma tehlikesini taşıyor. Eğer dürüst davranırsanız, eğer biraz vicdanınız varsa, eğer biraz demokratım diyorsanız, cezaevlerinde kalan arkadaşlarımızın da acilen tahliye edilmesi gerekiyor.
Şimdi HDP’nin bütün bunlara sessiz kalmasını, bütün bunlar karşısında diz çökmesini, boyun eğmesini istiyorlar. Kusura bakmayın, HDP Türkiye’nin üçüncü büyük partisidir. HDP milyonların gönlünde taht kuran bir partidir. HDP 7 milyona yakın insanın oy verdiği bir partidir. Şimdi bütün televizyon kanallarında HDP kapatılsın mı? kapatılmasın mı? tartışması yapılıyor. HDP dört duvardan ibaret bir parti değildir, kapısına kilit vurulacak bir parti değildir.
HDP’yi bir “öcü parti” olarak görüyorlar ve önümüzdeki seçimlerde bizimle ittifak yapılmaması için önlemler almaya başladılar. Bakalım biz başkalarıyla ittifak yapacak mıyız? Kazandıran ve kaybettiren bir pozisyonda olan, milyonlarca insanın oy verdiği bir parti, başkalarına gitmek yerine, diğer partilere kapısını açacak, şeffaf ve demokratik bir ittifakın önünü açacak. Vallahi, isteyen gelir, isteyen gelmez. Bu kadar basittir, bu kadar nettir bizim anlayışımız. Artık hiç kimse kapalı kapılar ardında HDP ile ittifak görüşmeleri yapmayacak, yapamayacak. Halkımız bunu kabul etmiyor.”