Mavi Marmara saldırısı savaş nedeni
İsrail'in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıyı 'hukuk dışı' olarak nitelendiren Erdoğan, "Bu durum savaş nedenidir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, El Cezire televizyonuna verdiği röportajda "Mavi Marmara olayı uluslararası hukuk kuralına uygun değildir. Aslında bu bir savaş nedenidir. Fakat biz Türkiye'nin büyüklüğüne yakışanı yaptık ve bunu sabırla karşıladık " diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kendileriyle ilgili almış olduğu kararlara hiçbir zaman uymadığının görüldüğünü belirterek, "Tabii bir şımarık çocuk havası var İsrail'de. Ama bu süreç, 31 Mayıs 2010 Mavi Marmara olayı, uluslararası sularda gerçekleşen bu saldırı, bir defa hiçbir uluslararası hukuk kuralına uygun değildir. Aslında bu bir savaş nedenidir. Fakat biz Türkiye'nin büyüklüğüne yakışanı yapalım diyerek, bunu sabırla karşıladık" dedi. Erdoğan, El Cezire Televizyonu'na verdiği röportajda, çeşitli konulardaki soruları yanıtladı.
Türkiye-İsrail ilişkilerine yönelik soru üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Nihai noktayı şu anda tabii kestirmek kolay değil. Attığımız adımlar bir başlangıçtır. Bu başlangıç adımlarını da bildiğiniz gibi 5 maddede, 5 başlıkta toplamış bulunuyoruz ve şu anda bu atılan adımlarla ne gibi gelişmeler olacak; bunu önümüzdeki günlerde, haftalarda, belki aylarda göreceğiz. Fakat İsrail bugüne kadar yapmış olduğu uygulamaların, yanına kar kalmayacağını görmesi lazım, görecek.
Çünkü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin İsrail'le ilgili almış olduğu kararlara hiçbir zaman uymadıklarını gördük. Tabii bir şımarık çocuk havası var İsrail'de. Ama bu süreç, 31 Mayıs 2010 Mavi Marmara olayı, uluslararası sularda gerçekleşen bu saldırı, bir defa hiçbir uluslararası hukuk kuralına uygun değildir. Aslında bu bir savaş nedenidir. Fakat biz Türkiye'nin büyüklüğüne yakışanı yapalım diyerek, bunu sabırla karşıladık."
"BATI DA ARTIK İSRAİL'E FARKLI BAKMAYA DEVAM EDİYOR"
Erdoğan, 33 ülkenin insanının bulunduğu bir geminin, Gazze'ye insani yardım götürürken, bunların denizden ve havadan İsrail helikopterleri ve gemileri tarafından kuşatılarak, orada 9 Türk vatandaşının şehit edilmesinin, bir defa, kabullenilebilir bir şey olmadığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Tabii bunun mücadelesini verdik, veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Biliyorsunuz, Cenevre bu konuyla ilgili bir insan hakları araştırma komisyonu da oluşturdu ve bu komisyon, İsrail'i, bu yaptığı hareketi bir alçaklık olarak tanımladı. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu noktada sadece Amerika'nın muhalif kaldığı bir olaydır. Orada yine İsrail'i, biliyorsunuz, bu olayda suçlu görmüştür. Bütün bu gelişmeler karşısında hala İsrail özür dilememekte direniyor, tazminat ödememekte direniyor, Gazze'ye ambargoyu kaldırmakta direniyor. Bu siyasi emelleriyle, Türkiye ile olan ilişkilerini de yokluğa mahkum etmiştir ve kendini de ayrıca yalnızlığa mahkum etmiştir. Şu anda Batı da artık İsrail'e farklı bakmaya devam ediyor."
"İSRAİL DÜRÜST DAVRANMIYOR"
İsrail ile ilişkilerde 5 maddenin çok önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir; bundan böyle Türkiye ikinci katip düzeyinde diplomatik ilişkilerini sürdürecektir. Tabii bu da bir yere kadar. İki; savunma sanayine yönelik ticari ilişkilerimizi dondurmuş bulunuyoruz. Bu noktada da İsrail dürüst davranmıyor, ticaret ahlakı diye bir anlayışı yok. Nedir o; kendileriyle yapmış olduğumuz bir alışveriş neticesinde, insansız hava araçlarının bakımı, onların bir defa görev alanı içerisindedir, bakıp teslim etmesi lazım. Aramızdaki bu sıkıntılar sebebiyle hala bu insansız hava araçlarını da teslim etmemiştir. Üç; artık Doğu Akdeniz'de uluslararası sularda Türk gemilerini, askeri gemileri kastediyorum, çok daha sık göreceğiz. Özellikle de münhasır ekonomik alanlarda gemilerimizi dünya çok daha sık görecek. Ve bir beşinci madde daha vardı, o da yani özellikle şu anda o beşinci madde bizim oradaki mağdur olan tüm kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın uluslararası hukuklarını koruma noktasında onlara en büyük hukuki desteği vereceğiz ve de Gazze'deki ablukayı Lahey Adalet Divanı'na taşıyarak onların haklarını koruma noktasında, savunma noktasında, sonuna kadar o sürecin de takipçisi olacağız."
67 sınırları
Başbakan, Türkiye-İsrail ilişkilerine yönelik olarak şunları söyledi:
"İsrail şunu bilecek; işgalle, tehditle hiçbir yere varılamaz. Bunu görmesi lazım. Şu anda Filistin'le olan münasebetlerinde, Filistin'e yönelik, işgal ettiği topraklardan tamamen çekilmesi lazım. Bizim en son şeyimiz biliyorsunuz, 67 sınırları ki bu Birleşmiş Milletler'in de kabul ettiğidir, buraya çekilmesi durumudur ve buna Sayın Olmert döneminde kendileriyle yaptığımız görüşmelerde mutabık kalmıştık ama ondan sonra gelen yönetim bu noktayı tekrar görüşmek için masaya getirmedi.
Biz tabii bunlara ne telkin ettiysek, zaten tersini yapıyorlar ve orada adeta yönetimde ciddi bir akıl tutulması var. Önce bundan kurtulmaları lazım ve üst yönetimde bir defa ciddi sıkıntı var. Yani birbirleriyle olan aradaki görüşmeler, danışmalar ne getirir, ne götürür... Bunu tabii İsrail halkı sorgulamaya başladı. 450 bin İsrailli yürüdü, miting yaptı. Demek ki İsrail halkı da bu süreçten rahatsız. Çünkü Türkiye İsrail için bölgede önemli bir ülkeydi. Şu anda artık Türkiye'yi kaybediyor, böyle bir durumla karşı karşıya. Bu artık kendi bilecekleri bir iştir ve biz söylüyoruz; özür dilemedikçe, tazminat ödemedikçe, Gazze'ye ambargo kaldırılmadıkça, arık İsrail için Türkiye yoktur."
GAZZE'YE OLASI ZİYARET
Erdoğan, Mısır'a yapacağı ziyaret çerçevesinde Gazze'yi de ziyaret edip etmeyeceği yönündeki bir soru üzerine "Şu anda arkadaşlar gerekli çalışmaları yapıyor. Tabii şunu da söyleyeyim. Lüzumsuz gerilimden yana değiliz. Bunu Mısırlı kardeşlerimizle de görüşüyoruz. Mutabık kalmamız halinde, evet. Ben Gazze'deki kardeşlerimin bizi beklediğini biliyorum. Ben de Gazze'nin özlemi içerisindeyim, hasreti içerisindeyim. Bu arada birçok arkadaşlarımı ben Gazze'ye gönderdim. Gidiyorlar, geliyorlar ama er veya geç Gazze'ye inşallah Rabbim ömür verirse gideceğim" diye konuştu.