Köy Çocukları Doğayla İç İçe Büyüyor
Köyde doğan çocuklar sadece toprakla değil, gelenekle de büyüyor. Açık havada özgürce oyun oynayan, toprağa basan ve tarım ile hayvancılığı küçük yaşta öğrenen bu çocuklar, geleceğin üretici neslini oluşturuyor.
Kırsalda çocuk olmak, şehrin kalabalığından uzak, doğanın tam ortasında büyümek demek. Kars’ın köylerinde yaşayan çocuklar, sabah güne kuş sesleriyle uyanıyor, gün boyu geniş arazilerde oyunlar oynayıp, doğayla iç içe zaman geçiriyor. Toprakla haşır neşir olan, hayvanlarla büyüyen bu çocuklar, yalnızca eğlenmiyor; aynı zamanda geleceğe dair önemli kazanımlar da elde ediyor.
Köy yaşamı, çocuklara erken yaşta sorumluluk bilinci aşılıyor. Hayvanlara su vermek, ot taşımak, bahçede çalışmak gibi küçük görevlerle hayatın içinde yer alıyorlar. Böylece tarım ve hayvancılığı yalnızca izlemiyor, bizzat yaşayarak öğreniyorlar.
GELENEĞİ GELECEĞE TAŞIYORLAR
Büyüklerinden öğrendikleri geleneksel yöntemleri oyunla karışık şekilde uygulayan köy çocukları, aslında kültürel mirasın da taşıyıcısı oluyor. Bu da hem aile bağlarını güçlendiriyor hem de kırsal hayatın sürdürülebilirliğine katkı sağlıyor. Kars gibi hayvancılığın bel kemiği olduğu bir bölgede bu deneyim, çocukların gelecekte üretici bireyler olarak yetişmesine zemin hazırlıyor.
EKONOMİYE SESSİZ KATKI
Erken yaşta tarım ve hayvancılığı tanıyan çocuklar, büyüdüklerinde edindikleri bu birikimi daha bilinçli şekilde uygulayarak köylerinin, ilçelerinin ve dolayısıyla ülke ekonomisinin gelişimine katkıda bulunuyor. Uzmanlar, kırsal yaşamın içinden gelen bu çocukların, gelecekte modern tarım teknikleriyle geleneksel bilgileri harmanlayarak çok daha verimli sonuçlar elde edebileceklerini ifade ediyor.
Köy hayatı; özgürlük, doğallık ve üretimle yoğrulmuş bir yaşam biçimi. Ve bu hayatı çocuk yaşta tanıyanlar, yalnızca doğayla değil, hayatın gerçekleriyle de erkenden tanışmış oluyor.
Kaynak:Uğur İbrahim Özdemir