Kars'ta Zoonotik Hastalıklar Eğitimi Verildi
Kars İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi bünyesinde ilimizde görev yapan aile hekimlerine “Zoonotik Hastalıklar” konulu hizmet içi eğitim verildi.
Zoonotik hastalıkların sıklığının son zamanlarda artması nedeniyle personelin bu hastalıklara duyarlılığının artırılması ve bu vakalara uygun yaklaşımın desteklenmesi amacıyla düzenlenen eğitim, geçimini hayvancılıkla sağlayan ilimiz halkına önemli katkılar sağlayacak.
Zoonotik hastalıklar hizmet içi eğitimcileri Uz. Dr. Özlem Geyik ve Uz. Dr. Refik Budak tarafından, Uz. Dr. Emsal Aydın’ın katkılarıyla tamamlanan eğitim katılımcıların beğenisini kazanırken, sunum sonrasında sorulan sorular eğitime renk kattı.
Toplum kaynaklı enfeksiyonların yüzde 60’ını zoonotik enfeksiyonların oluşturduğunu belirten Bulaşıcı Hastalıklar Şube Müdürü Uz. Dr. Özlem Geyik, şunları söyledi: “Günümüzde hayvan kaynaklı bazı hastalıklar insan sağlığına yönelik tehlike oluşturmaktadır. Bu hastalıklar arasında eğitimimizde de ön plana çıkan bruselloz, şarbon ve kuduz başta olmak üzere birçok zoonotik hastalık önemli bir halk sağlığı problemi olma eğilimini sürdürmektedir. Etraflıca düşündüğümüzde zoonotik hastalıklar; halk sağlığına yönelik olumsuz etkiler taşımakla birlikte, hayvanlardaki verim kayıpları ve ölümler nedeniyle maddi kayıplara da sebep olmaktadır. Bu nedenle başta sağlık çalışanlarında olmak üzere halkta da farkındalık yaratmak, doğru bilinç ve toplumsal duyarlılık oluşturmak adına bu eğitimi gerçekleştirdik.”
Zoonotik hastalıklar konusunda birçok kurum ve kuruluşun işbirliği içinde çalışması gerektiğini vurgulayan Bulaşıcı Hastalıklar Şube Müdürü Dr. Geyik, “Birçok kurum ve kuruluşun eşgüdümlü çalışması sayesinde zoonotik hastalıklar kontrol altında tutulabilir. Biz de bu doğrultuda üzerimize düşen görevi yerine getirmek için aile hekimlerimize bu eğitimi verdik.” şeklinde konuştu.
ŞÜPHELİ HAYVAN ÖLÜMLERİNİ GİZLEMEK YERİNE, YETKİLİLERE BİLDİRİN!
Eğitim kapsamında yer alan hastalıklardan biri olan şarbon hastalığının; ot yiyen hayvanlardan insanlara bulaşan bakteriyel bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ve özellikle İç ve Doğu Anadolu Bölgelerinde daha sık görüldüğünü bildiren Dr. Özlem Geyik, şu bilgileri verdi:
“Şarbon dünyada gittikçe azalan enfeksiyon hastalıklarından biridir. Ülkemizde de belli bölgelerde sık görülmektedir. Biz de bu bölgelerden birinde yaşadığımız için burada hastalığın önemini bir kere daha vurgulamamda fayda var. Enfeksiyon, insanlara enfekte hayvanlardan direkt temasla veya indirekt yolla bulaşır. Tedavi edilmediğinde kesinlikle öldürücü bir hastalıktır. Sıcak ve kurak aylarda hayvan ve insan şarbonu daha fazla görülmekle birlikte, mevsim ayırdı yapmaksızın her mevsim bu hastalığa rastlayabiliriz. Özellikle hayvancılıkla uğraşan her birey, çobanlar, kasaplar, mezbaha işçileri, veteriner hekimler, enfeksiyonun yaygın olarak görüldüğü bölgelerde ölen hayvanların kesildiği veya yerleşim birimlerine yakın gömüldüğü alanlarda bulunanlar bu hastalıkta risk grubunu oluşturmaktadırlar.
Hastalığın önlenmesi konusunda halkımıza önemli görevler düşmektedir. Bu noktada alınacak tedbirler sayesinde ölümcül risk taşıyan bu hastalık engellenebilir. Mesela şüpheli hayvan leşlerine kesinlikle çıplak elle dokunulmamalı, bu hayvanlar kesilmemeli ve etleri tüketilmemelidir. Eğer hasta veya ölen hayvan varsa bunlar veteriner önerisi olmadan kesilmemeli ve derisi yüzülmemelidir. Bunun haricinde şüpheli hayvan ölümleri mutlaka yetkililere bildirilmelidir. Tüm bunları yaşamamak adına duyarlı hayvanlar mutlaka aşılatılmalıdır. Gerek insan sağlığını tehlikeye düşürmemek gerekse maddi kayıplar yaşamamak için şüpheli bir durum olduğunda halkımızın bunu gizlemeden mutlaka yetkililere bildirmesi gerektiğini tekrar ve tekrar hatırlatmak istiyorum."
Kaynağı Belli Olmayan Ürünleri Tüketmeyin!
Kırsal bölgelerde kaynatılmadan hazırlanan süt ve süt ürünleri tüketiminin toplumda enfeksiyonun en önemli kaynağı olduğunu kaydeden Dr. Geyik, hayvanlardan insanlara bu yolla bulaşan bruselloz hastalığı hakkında şunları söyledi:
“Bruselloz esasında hayvan hastalığıdır. Fakat hastalık hayvanlardan insanlara, kontamine süt ve süt ürünleri ile bulaşır diyebiliriz. Bunun haricinde hasta hayvanlarla temas ve diğer hayvansal ürünlerle de bulaştığı bilinmektedir. Hasta hayvanlardan elde edilen sütlerde bol miktarda brucella bakterisi vardır. Bu sütlerden elde edilen tereyağı, taze peynir, krema, dondurma enfeksiyonun bulaşmasında rol oynayan ürünlerin başında gelmektedir. Bu hastalığın görülme sıklığı ülkemizde yıllara göre azalmakla birlikte İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde yoğunlaşmaktadır. Koyun, keçi, sığır, manda, köpek, çakal, sırtlan, kurt ve tilki gibi pek çok hayvan türünde gelişebilen bu hastalıkta, yine hayvancılıkla, sütçülükle uğraşan kişiler risk altındadır. Avcıların da bu hayvanlarla teması düşünüldüğünde risk grupları arasında olduklarını söyleyebiliriz.
Halkımızın mutlaka dikkat etmesi gereken önemli noktalar var. Bana göre alınacak önlemlerin belki de en başında hayvanların düzenli olarak bruselloza karşı aşılatılması geliyor. Mutlaka uyarmam gereken bir konu da, etiket bilgileri bulunmayan, kaynağı belli olmayan ve güvenli yerlerde üretildiğinden emin olunmayan süt ve süt ürünleri, et ve et ürünlerinin tüketilmemesi konusu. Maalesef halkımız düştüğü bir yanlış da hazırladıkları peynirleri hemen tüketmeleri. Burada mutlaka beklenmesi gereken minimum süreler söz konusu. Mesela salamura peynirler en az 3 ay, yumuşak peynirler en az 6 ay bekletildikten sonra tüketilmelidir. Buna ek olarak, et ve et ürünleri yeterince pişirilmeden kesinlikle tüketilmemelidir. Tüm bunların yanı sıra hayvancılık işletmelerine kontrolsüz ve muayene edilmeyen hayvanlar sokulmamalıdır. Hasta hayvanların bulunduğu ahırlar, kullanılan alet ve ekipmanlar dezenfekte edilmeli, dezenfeksiyon işlemi periyodik olarak tekrarlanmalıdır. Hasta hayvanların sütleri kesinlikle tüketilmemeli, buzağılar emzirilmemeli kaynatılarak imha edilmelidir. Son olarak işletmesinde hastalıklı hayvan tespit edilen kişiler ile bakıcıları veya bulaş ihtimali olan kişiler sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Tüm bunlara dikkat edildiği takdirde hastalığın tehlikeli bir boyut alması engellenebilir.”