Kars’ta Gadir-i Hum Bayramı kutlandı
Gadir-i Hum Bayramı, Kars Ehlibeyt Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından kutlandı.
Volkan KARABAĞ
Ehlibeyt Derneği’nde gerçekleştirilen kutlama programına Ehlibeyt âlimleri ve vatandaşlar katıldı. Program, ayrıca derneğin sosyal medya hesabından canlı olarak yayınlandı.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan kutlama programında Gadir-i Hum hadisesinin anlamı ve önemi, hem âlimler tarafından hem de yapılan sinevizyon gösterisi ile anlatıldı. Kutlama programı, şiirlerin okunması, pasta kesilmesi ve yapılan ikramın ardından sona erdi.
GADİR-İ HUM OLAYI
Resulullah (s.a.a) Hicretin onuncu yılında hacca gitmeyi kararlaştırmıştı. Her yerden insanlar da hac etmek için Mekke ye geldi. Bu hacca, Haccetu’l-Veda, Haccetu’l-İslam, Haccetu’l-Belağ Haccet’l-Kemal ve Haccet-üt Tamam da denilmektedir.
Resulullah (s.a.a) Medine'den çıktığında onunla birlikte eşleri, Ehl-i Beyti, Muhacir, Ensar ve diğer Arap kabilelerinden büyük bir topluluk da yola çıktı. Bazıları Resulullah'la birlikte hareket edenlerin sayılarının 90 bin kişi, bazıları 114 bin kişi, bazıları 120 bin kişi, bazıları 124 bin kişi, bazıları da bundan daha fazla olduğunu yazmışlardır.
Resulullah (s.a.a) hac amellerini yaptıktan sonra, geri dönerlerken, Medine, Mısır ve Iraklıların yol ayrımı olan Gadir-i Hum'a ulaştıklarında, Cebrail şu ayeti indirdi: “Ey Peygamber, Rabbi'nden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. (Maide Suresi 67. Ayet)
Allah-u Teala bu ayetle, Resulullah'ın (s.a.a), Hz. Ali (a.s)'ı imam olarak halka tanıtmasını ve velayet hakkında nazil olanı, onlara tebliğ etmesini emretti ve ona itaat etmeyi herkese farz kıldı. Bu olay Zilhiccenin 18. Günü vuku buldu.
Hacdan dönenlerden ilk grup Cuhfe'ye yaklaştığında Resulullah (s.a.a) önde gidenlerin geri dönmesini ve geride kalanların da bu bölgede onlara ulaşmasını emretti. Öğle namazı için ezan okundu, daha sonra Resulullah (s.a.a) halkla birlikte o ağaçların altında namaz kıldı.
Resulullah (s.a.a) namazını bitirdikten sonra cemaatin ortasında, deve semerleri üzerine çıkarak herkesin duyacağı şekilde yüksek bir sesle şöyle buyurdular: “Bütün övgüler Allah'a mahsustur; O'ndan yardım diliyor, O'na iman ediyor, Ona güveniyoruz. Nefsimizin şerlerinden, kötü amellerimizden Allah'a sığınıyoruz. Sapan kimseyi O'ndan başka kimse hidayet edemez; O'nun hidayet ettiğini ise kimse saptıramaz. Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum. Ey İnsanlar! Rabbime kavuşma vaktimin yaklaştığını zannediyorum. Benden sonra sapıklığa düşmeyesiniz ve cahiliyet dönemine geri dönüp birbirinizin boynunu vurmayasınız diye, kendimden sonra size iki ağır emanet bırakıp gidiyorum. Bunların biri Allah'ın kitabı (Kuran), diğeri ise soyumdan olan Ehl-i Beyt'imdir. Allah-u Teala bana bildirdi ki, onlar havuzun başında bana ulaşıncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Bunların birbirinden ayrılmamasını ben de Rabbimden istedim. Onlardan ne öne geçin ve ne de geride kalın; çünkü helak olursunuz.”
Resulullah (s.a.a) daha sonra Hz. Ali (a.s)'ın elini tutup her ikisinin koltuk altları görülecek kadar kolunu yukarıya kaldırdı. Herkes onu görüp tanıdı; sonra şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Mü'minlerin kendilerinden, onlara daha evla kimdir?”
Halk: Allah ve Resulü daha iyi bilir.
Resulullah: Allah-u Teala benim mevlamdır, ben de mü'minlerin mevlasıyım; ben onlara kendilerinden daha evlayım. Öyleyse ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Resulullah, bu cümleyi üç defa tekrarladı. (Ahmed b. Hanbel'e göre, dört defa tekrarlamıştır.) Daha sonra şöyle buyurdular: “Allah'ım, onunla dost olana dost, ona düşman olana düşman ol; onu seveni sev, ona buğzedene buğzet; ona yardım edene yardım et, ondan yardımını esirgeyenden yardımını esirge; o nereye dönerse hakkı onunla döndür. Biliniz ki, bu sözleri hazır olanlar hazır olmayanlara bildirmelidirler.”
Halk henüz dağılmadan Allah-u Teala şu ayeti indirdi: “Bugün dininizi kemale erdirdim, nimetimi size tamamladım ve din olarak İslam'ı size beğendim.”
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: “Allah-u Ekber! Din kemale erdi, nimet tamamlandı, Allah benim risaletime ve benden sonra Ali'nin velayetine razı oldu.”
Daha sonra orada bulunan insanlar Hz. Ali (a.s)'ı tebrik etmeye ve kutlamaya başladılar. Ebu Bekir ve Ömer, Hz. Ali (a.s)'ı ilk kutlayanlardandır. Onlardan her biri; “Bu makam sana kutlu olsun ey Ebu Talibin oğlu! Sen, her mümin erkek ve kadının mevlası oldun” dediler.