Kars’ta 1 Mayıs kutlandı

Kars’ta 1 Mayıs kutlandı

İşçinin ve Emekçinin Bayramı 1 Mayıs, tüm Dünyada ve Türkiye’de olduğu gibi Kars’ta da kutlandı.

Volkan KARABAĞ

Eğitim Sen hizmet binası önünde bir araya gelen bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, Faikbey Caddesi ve Bahri Dağdaş Caddesinden yürüyerek Tren Garı’nın yanındaki miting alanına davul-zurna ve sloganlarla geldi.

Burada buluşan siyasi partiler ve bazı sivil toplum örgütleri, 1 Mayıs’ı coşkulu ve huzurlu bir etkinlikle kutladı.

Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı kutlama saygı duruşu ile başladı. Tertip Komitesi adına konuşma yapan Eğitim Sen Kars İl Başkanı Hakan Topçu’nun açılış konuşmasının ardından yerel sanatçıların türküleriyle katılımcılar halay çekti.

Mayıs etkinliklerine katılan kalabalık daha sonra sessizce dağıldı.

Eğitim Sen Kars İl Başkanı Hakan Topçu burada yaptığı konuşmada, “Öncelikle 1977 Taksim ve 10 Ekim katliamında yaşamını yitiren Barış karanfillerimizin şahsında tüm barış, emek ve demokrasi şehitlerimizin anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Gerçek katillerin halen yakalanmadığı katliamları ve gerçekleştirenleri bir kez daha lanetliyorum. Bu yıl da Taksim’i yasakladılar. Yıllarca süren yasağa rağmen nasıl ki Taksim’e daha önce çıktıysak ant olsun ki yine çıkacağız. Yasaklarla hafızamızı, bilincimizi silemeyecekler.  Ne 1 Mayıs katliamının gerçek katillerini ortaya çıkarma kararlılığımızdan vazgeçtik ne de mücadele tarihimize sahip çıkma sözümüzden zerre kadar taviz vermedik vermeyeceğiz.” dedi.

“Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşiyor.” diyen Topçu, “Sermayenin hanesine daha fazla sömürü ve kar yazan emperyalist-kapitalist sistem, emekçi sınıflar ve ezilen halklar için daha çok yoksulluğa, işsizliğe, açlığa, savaşa ve ölüme neden oluyor.  AKP’nin mezhepçi, milliyetçi, etnik politikaları halklarımızı, toplumu tehlikeli bir kutuplaşmaya, gerginliğe itiyor. Linç kültürüne zemin sunuyor. Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiren politikalar tüm hızıyla devam ediyor. Cezaevlerinde hak ihlalleri darbe dönemlerini aratmıyor. Gerici politikalar ve laiklik karşıtı eğitimin sonucu olarak kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, istismar olayları artarak devam ediyor. Mezhepçi, ayrımcı, kutuplaştırıcı politikalarını yaşamımızın her alanına sindirmek istiyorlar. Rekor üstüne rekor kıran işsizlik, hayat pahalılığı soframızdaki ekmeği küçültüp, geleceğe güvenle bakmamızın önüne set çekiyor. Haklarımız ve özgürlüklerimiz demokrasinin, adaletin, hukukun son kırıntılarının da rafa kaldırıldığı bu dönemde her geçen gün daha fazla sınırlanıyor. Emek karşıtı, sermaye yanlısı neo liberal politikaların, vahşi kapitalizmin acımasız bir şekilde sürdürüldüğü bir ülkede hepimiz kaybediyoruz.” ifadesini kullandı.

Toplu konuşmasını şöyle sürdürdü: “‘Reform’, diye diye temel haklarımızı tek tek ortadan kaldırdılar.

Ülkenin stratejik işletmelerini, fabrikalarını birkaç yıllık kârı karşılığında, arazileri ile birlikte satıp çalışanları işsiz bıraktılar. Şekerden, tütüne, enerjiden kağıda, etten samana ülkeyi dışarıya bağımlı hale getirdiler.

Güvencesiz-sözleşmeli-taşeron çalışmayı yaygınlaştırdılar, işçi cinayetlerinin önünü sonuna kadar açtılar. İşyerlerini mezarlığa çevirdiler.

Az personelle, çok iş yapma adı altında modern köleliği getirdiler.

İş yükümüzü artıran, iş barışını bozan performans sistemini-kuralsız-esnek çalışmayı tüm kamuya yaydılar.

Kariyer ve liyakati ortadan kaldırdılar. Siyasal kadrolaşmayı tüm kamu emekçilerini kapsar hale getirmek için hem işe almada hem görevde yükselmede mülakatın ağırlığını artırıp torpilin, kayırmanın kapısını sonuna kadar açtılar.

Her gün biraz daha eriyen maaşlarımızla açlık sınırında yaşamaya alıştırdılar.

Grevli gerçek toplu sözleşme hakkımızı, örgütlenme ve siyaset yapma hakkımızı yandaş sendikanın da desteğiyle engellemeye devam ettiler.

Darbe girişimini,Allahın bir lutfü olarak görenler  OHAL’i iş güvencemizi tamamen ortadan  kaldırmanın fırsatı haline getirdiler.2 yıllığına, 23 Ocak 2017 tarihinde kurulan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu,   104 bin 643 “ret” kararı ile 6. yılında halen devam ettirilmektedir .

Haksız, hukuksuz, yargısız bir  şekilde aralarında 4510 KESK’linin de olduğu 140 bine yakın kamu emekçisi sorgusuz, sualsiz kamudan ihraç ettiler.

İsimsiz ihbarlarla, fişlemelerle ‘hain’ damgası vurulan ihraç kamu emekçilerinin özel sektörde bile işe girmelerini engellediler.

 “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması” yoluyla muhalif düşünceye sahip olanların işe girişleri engellendi, çalışanlar işten çıkarıldı.

Torpilin, kadrolaşmanın kapısı sonuna kadar açıldı. Damatlar, gelinler, kuzenler, enişteler, baldızlar en önemli mevkilere getirildi. Devlet adeta  Akrabalar Cumhuriyeti haline getirildi.

İşsizliğe, yoksulluğa terk edilen ihraç kamu emekçilerinden 100 kişi intihar etti, 600 kişi çeşitli nedenlerle yaşamını kaybetti.Sivil ölü muamelesi yapılan ihraç kamu emekçilerinin seçilme hakkı engellendiği gibi seçme haklarını da tartışmaya açtılar.

Hem geçmişe hem geleceğe ilişkin yaş ve prim şartı getirilmesi soncunda Emeklikte Yaşa Takılanlar (EYT)  olarak bilinen 4 milyonluk bir kitlenin emeklilik hakkı gasp edildi.

Son dört yılda kadrolu istihdam sadece %3.8 artarken sözleşmeli istihdam tam %151 arttı. Sözleşmelilerin başta kadro, tayin, gelir vergisi adaletsizliği olmak üzere temel talepleri görmezden gelindi.

Güvencesizliğin ve krizin en çok etkilediği kadınlar güvencesiz istihdam biçimlerine mahkûm edilmek istendi; kadını eve, geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine hapsedecek, çalışma yaşamından çekecek düzenlemelere gidildi.  

Yine de yetmiyor efendilere. Ne karınları, ne gözleri doyuyor. Sermayeye yeni kaynak yaratacağız diye  Torba yasalarla, KHK’lerle, topraklarımızı ,ağaçlarımızı ,doğamızı birilerine peşkeş çekiyorlar .

Kendileri lehine olduğunda “sandıktan çıkan başımızın tacıdır” diyenler, sonuçlar istedikleri gibi çıkmayınca seçim sonuçlarını dahi tanımam noktasına geldiler.Hukuksuz bir şekilde kayyum atayarak halkın iradesini gasp edildi ,yüzde 70-80 oyla seçilen belediye başkanlarına mazbata verdirmeyip halkın demokratik tercihlerini bir kez daha hiçe saydılar.Hukuksuz bir biçimde kod 29 gibi bahanelerle salgın döneminde emekçileri işten çıkarıp açlığa mahkum ettiler.

Son dönemlerde demokratik hakkını kullanmak için sokağa çıkmak isteyen muhaliflere <<sokağa çıkacak mecaliniz kalmadı >> diyen iktidar ve ortaklarına, bizler meydanlardayız diyoruz ,Faşizmi sarstık, sıra tarihin çöp sepetine atmaya geldi. Başardık, yine başaracağız. Baharın gelişini engelleyemeyecekler.

Bahar güzel günleri müjdeliyor. Karanlık bulutlar dağılıyor. Abluka kırılıyor. Umut tohumları birer birer tomurcuk açıyor.

Öfkemiz gibi umudumuz da büyüyor.

Emekçilerin gerici, faşist, militarist kuşatmayı paramparça edecek kararlığı ve inancı büyüyor.

Karanlığı yırtacak, aydınlık geleceği inşa edecek olan emektir, emekçilerdir. Geçmişte nasıl zincirleri kırmışsak bugün de gerici, faşist, militarist kuşatmayı, püskürteceğiz.

Üreten, yaşatan ve var edenler, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’müz kutlu olsun!”

dsc_0021.jpgdsc_0028.jpgdsc_0032-001.jpgdsc_0038.jpgdsc_0040-001.jpgdsc_0042.jpgdsc_0046.jpgdsc_0050.jpgdsc_0051.jpgdsc_0057-001.jpgdsc_0068.jpgdsc_0077.jpgdsc_0080.jpgdsc_0087.jpgdsc_0094-001.jpgdsc_0097.jpgdsc_0099.jpgdsc_0104-001.jpgdsc_0116.jpgdsc_0123-001.jpgdsc_0126.jpgdsc_0138-001.jpgdsc_0140.jpgdsc_0146-001.jpgdsc_0155.jpgdsc_0161-002.jpgdsc_0163.jpgdsc_0170.jpgdsc_0174.jpgdsc_0175.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler