KARS:

KARS:

Kars, Doğu Anadolu(da ülkemizin en doğusundaki ve aynı zamanda karasal iklim dolayısıyla da en soğuk illerinden birisidir.

KARS:

Kars, Doğu Anadolu(da ülkemizin en doğusundaki ve aynı zamanda karasal iklim dolayısıyla da en soğuk illerinden birisidir. Ancak mekanın bu olumsuzluğu ilin sanayii gelişmesinde nispeten olumsuz olmuş olsa da il turizm potansiyeli açısından bölgenin başlıca illerinden birisidir.

İl ülkemizin başlıca kış turizm merkezinden birisidir ve yapılacak yatırımlarla bu alanda daha da gelişebilir. Bunun yanı sıra kültür turizmi açısından da tarihin çok eski devirlerine uzanan antik kalıntıları ve ören yerleri ile önde gelen kültür turizmi açısından da Yontma Taş Çağından itibaren kesintisiz bir yerleşime sahne olan kent önde gelen kültür turizm merkezlerindendir.

İLÇELER:

Kars ilinin ilçeleri; Akyaka, Arpaçay, Digor, Kağızman, Sarıkamış, Selim ve Susuz’dur.

Digor: İlçemiz tarihi hakkında elimizde kesin bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ancak araştırmalarda 1887 – 1888 yıllarında beş Türk ailesinin bölgeye gelip yerleştiklerini ve Digor’ un temelini attıklarını öğreniyoruz.

İlçe, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir süre Arpaçay’ a bağlı bir köy olarak bulunmuş; daha sonra ise Kağızman ilçesine bağlanmıştır. Bu bağlılık Nahiye olarak devam ettikten sonra 1953 yılında Digor’ un ilçe olması ile sona ermiştir.O tarihten itibaren de Kars İline bağlı bir ilçe olarak bulunmaktadır. Kars’la birlikte 40 yıl Rus işgalinde kalan Digor; 22 Ekim 1920 tarihinde Rus işgalinde kurtarılmıştır.

Kağızman: İl merkezine 75 km. uzaklıktadır. Ayrıca Kağızman’ın kuzeyinde bulunan ve batıdan doğuya doğru akan Aras Nehri Kanyonu vahşi, doğal güzelliklerle doludur. Bu kanyondaki güzellikler, Kağızman ve Tuzluca yolu izlenerek görülebilir. Ayrıca Tunç Kaya (Keçivan) Kalesi, Köroğlu Kalesi ve Çengim Kilisesi gibi tarihi yapılar da mevcuttur.

Sarıkamış: Sarıkamış Doğu Anadolu Bölgesinde, Erzurum-Kars bölümü içerisinde yer alır. Yöre iki sırtın yamacıyla, bu iki yamaç arasındaki çukur alanda oluşmaktadır. Adı 16. yüzyıl Osmanlı Tahrir defterlerinde ‘Sarıkamışlı Türkmen oymağı’ adıyla anılır. Sarıkamış’a adlarını veren Türkmen boyu Hazar gölü doğusunda (Sarıkamış) çukurundan geldikleri rivayet edilir. Ayrıca, Sarıkamış ilçesinin batı kuzeyinde ki, küçük dağ köyü Sarıkamış’a Osmanlı Tahrir defterinde ‘Sarıkamuşlu’ olarak ifade edildiği görülmektedir. Halk etimolojisine göre, burada önceleri yetişen sarı sazlık veya kamışlıktan adını aldığı da iddia edilir. Yüzölçümü 1751 km2, yükseltisi 2225 metredir. Karasal>iklimin karakteristik özelliği görülür. Altı ay kar, sekiz ay don ve buzlanma olur.

Sarıkamış İlçesinin tarihi M.Ö. devirlere kadar uzanmaktadır. 11. Yüzyılda Sultan Alparslan tarafından Bizans hakimiyetinden alınarak Selçuklu hakimiyetine, 1534 Yılında da Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı hakimiyetine giren ilçe bu dönemde Kars Eyaletine bağlı bir Liva idi. 1828 ve 1855 yıllarında iki defa Rus işgaline uğrar ancak, 1829 Edirne ve 1856 Paris Antlaşmaları ile yeniden Osmanlı hakimiyetine girer.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda 40 yıl süre ile Rus işgali altında kalan Sarıkamış, 29 Eylül 1920’de Rus işgalinden kurtarılarak 3 Aralık 1920 tarihli Gümrü Antlaşması ile yeniden Türk hakimiyetine girmiştir.

İlçenin yakın tarihimizde de önemli izleri bulunmaktadır. 1. Dünya Savaşında, Enver Paşa komutasındaki Türk Ordusunun 1915 kışında aşmak istediği Sarıkamış Allah-u Ekber Dağlarında bazı kaynaklara göre 60 bin, bazı kaynaklara göre de 90 bin Mehmetçik soğuktan donarak şehit olmuştur. Bu talihsiz olayda şehit olanların anısına Kars-Sarıkamış karayolu üzerinde yaptırılan “Şehitler Anıtı” Sarıkamış’ın yakın tarihimizdeki acı ve unutulmaz izlerini yansıtmaktadır.

“Yıllarca savaş alanı olmuş, unutulmaz acıları bağrında saklamış ancak Türklük ve milli benliğinden asla taviz vermemiş olan Sarıkamış’a gereken önem Cumhuriyet’in ilanı ile verilmeye başlanmıştır. O günden bu güne devam eden bir gelişme ile Sarıkamış doğunun en mutlu, tarihi kadar görkemli doğası ile turizm cenneti olma yolunda ilerlemeyi gaye edinen doğunun en şirin ilçelerinin arasında, belki de başında sayılma mutluluğuna erişmiştir”

Susuz: İl merkezine 24 km uzaklıktaki ilçe yakınlarında yer alan Susuz Şelalesi, görülmeye değerdir. Ayrıca yine ilçe merkezi yakınlarındaki Susuz Kaplıcaları da romatizma hastalıklarına iyi gelmektedir.

Akyaka: İl merkezine 54 km. uzaklıkta olan Akyaka ilçesi sınırları içinde tarihi Ocaklı (Ani) kenti bulunmakta ve ziyaretçilerin ilgi odağı olmaktadır.

Arpaçay: Arpaçay ile Kars’ın müşterek bir tarihi vardır. Kars İli’nin M.Ö’ye varan bir tarihi vardır. Kars’ın bilinen en eski sakinleri Orta Asya’dan gelme Hurrilerdir. Hurriler M.Ö 2000 yıllarında Kars Bölgesine yerleşmişlerdir. Van Bölgesinde bulunan Urartu Krallığı Hurrilerin hakimiyetine son vererek Kars’ı kendi hakimiyeti altına alarak 250 yıl ellerinde bulundurduktan sonra kur- aras boylarına yerleşmiş bulunan İskitlerin eline M.Ö 668 yılı…klerden kaldığı sanılmaktadır.

Kars M.S V.yy’da Arsaklılar’ın elinde kaldıktan sonra uzun bir süre Sasani Bizans ve İslamlar arasında el değiştirmiştir. Bu durum VL yy. başlarına değin devam eder. 1064 yılında Alpaslan’ın Anı ve Kars’ı zaptetmesi ile bu bölgenin çehresi birden değişmiştir.

Kars’daki ilk Türk Sanat eserleri bu zamanda yapılmaya başlamıştır. Gerçekten Kars Türk Beyliklerinin elinde çok değişti. Ne var ki, bu değişme aynı hızla devam etmeyerek 1153 yılında Kıpçak-Gürcü akıncıları tarafından işgal edilerek yapılan eserler tahrip edildi. Batı Anadolu Osmanlı Devleti güç kazanırken Kars sırasıyla Celayir Oğulları,Timur Oğulları,Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi Türk ve Türkmen Beylerinin eline geçti.

Her ne kadar Yavuz Sultan Selim Tebriz dönüşünde Kars’ı ve Arpaçay’ı ülkesine katmışsa da kesin olarak 1534 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu’na katılabildi.1534’den 1877 yılına dek Kars ve kazaları Osmanlılar’ın elinde kaldı.Bundan sonra 17.-18. yy. da İranlılar tarafından işgal edilmişse de varılan anlaşma ile İranlılar bölgeden çekilmişlerdir. İran saldırılarından kısa bir müddet sonra Rus saldırıları baş gösterdi. .Ruslar ilk denemeyi 1807 yılında Tiflis üzerinden yaptılar. Fakat bu saldırı Türkler tarafından başarısızlığa uğratıldı.

Ruslar bu yenilginin acısını 1828 yılında Kars’ı almakla çıkardı. Fakat Ruslar 1 yıl kalabildiler,1855 yılında yeniden Kars ve İlçelerine hücum eden Rus orduları bozguna uğratılırken şehire başarısından dolayı Gazi unvanı verilmiştir. Bu zaferden kısa bir süre sonra şehirde beliren açlık,hastalık ve soğuk yüzünden Kars ve İlçelerini halk Ruslara bırakmak zorunda kalmış ise de 1856 yılında Paris Anlaşması ile alınmıştır. 1877 yılında Ruslar yeniden hücum ettiler. Bu hücumları Gazi Ahmet Muhtar Paşa kısa bir süre durdurduysa da cephane ve asker yardımı gelmeyince Ruslar şehire girdiler.Kars ve İlçeleri 1878 den 1918’e kadar Rusların elinde kaldı.Bu kırk yıl içinde halkı göç etmeye ve Türkleri şehirden göç ettirmeye çalışan Ruslar gidenlerin yerine Rus,Ermeni ve Yahudileri getirerek yerleştiriyorlardı. Bu kırk yıllık esaret devresi bitince kısa bir süre şehir elimize geçtiyse de 1.Dünya Harbi’nin sonunda imzalanan Mondoros Mütarekesi ile Kars kendi kaderi ile baş başa bırakıldı. Bu durum İstiklal Savaşı’nın başlamasına dek sürdü. Kazım Karabekir Paşa kumandasındaki ordu 30 Ekim 1920’de bir daha ayrılmamak üzere Kars’ı ve İlçelerini Türkiye’ye kazandırdı.

Selim:Kuruluş yılı kesin olarak saptanamayan ilçemizin ismi konusunda çeşitli söylentiler içinde en yaygın olanı Malakanlar tarafından Nova Selim adıyla kurulduğudur.Şu an için tarih öncesine ait araştırmalar, son sözü söyleme olanağı verecek yeterlilikte olmasına rağmen Kars ve yöresinin çok eski tarihlerden itibaren yerleşim merkezi olduğu kanıtlanmış durumdadır.İlçemizin Kars Merkezine yakınlığı yerleşim yeri itibariyle uygunluğu bu tarihi beraberliği devam ettirdiği sonucunu doğurmaktadır.

M.Ö.5000 yılında Türkistan’a ve M.Ö.4000 yılında Azarbaycan’a ve Doğu Anadolu’ya yerleşen Hunlar bölgenin bilinen ilk yerleşikleridir.Daha sonra bölge Urartu egemenliğine geçer.M.Ö.145 yıllarında İskitlerin egemenliğinden sonra Azaklar M.S.5.yy.da bölgenin hakimi olmuşlardır.430 yılında Sasani İmparatorluğu Kars ve yöresini denetimine alır.İçinde yaşadığımız bölge uzun süre Sasaniler,Bizans ve Müslümanlar arasında mücadele alanı olmuştur.1000 yılına doğru Selçuklular Anadolu’ya gelmeye başlamış ve Bizans İmparatorluğu ile olan mücadele 1064’te Kars’ın,1071 ise Malazgirt’in kazanılması ile Türklerin ilk ve uzun süreli bölgeye girmelerinin temelini oluşturmuştur.O günden sonra bölgemizde dönem dönem acı günler yaşanmasına karşın genel olarak Türk toprağı olarak kalmıştır.1153’te Gürcüler,1239’da Moğollar daha sonra Timurlular ,Karakoyunlular ve Akkoyunluların eline geçen Kars ve yöresi 1502’de ise Safavilerin denetimindedir.Safaviler ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki mücadele bölgedeki bir çok tarihi eserin yok olmasına yol açmıştır.Nihayet Kanuni zamanında Irak Seferi ile bölge kesin olarak Osmanlılara geçer.1823’te İranlılarla yapılan Erzurum Antlaşmasından sonra bölgede Çarlık Rusyası ile mücadele başlamıştır.1855 Kırım,1877-1878 savaşları sonucunda 1918’de Brestlitovak Antlaşması yapılmış,ardından ermeni tehditi ve saldırıları bölgeyi harabe haline getirmiştir.Nihayet Büyük Önder Atatürk’ün başlattığı İstiklal Savaşı ile İlçemiz 30 Eylül 1920’de ermeni işgalinden ilçemize giren ilk birliğin komutanı Şehit Yüzbaşı Reşit BALKANLI tarafından kurtarılmıştır.

Cumhuriyetin ilanı ile 1957 yılına kadar nahiye olarak Sarıkamış İlçesine bağlı iken 27.06.1957 tarih ve 9644 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7033 Sayılı özel kanunla ilçe statüsü kazanmıştır.

COĞRAFYA

Kars ili Doğu Anadolu Bölgesinin kuzeydoğu kesimlerinde yer almaktadır. Büyük bir plato özelliği gösteren il coğrafyasında genel olarak bitki örtüsü bozkır görünümündedir. Yalnız Sarıkamış ilçesinde çam ormanları bulunmaktadır. Kağızman ilçesinde bağ ve bahçecilik yapılmaktadır. Kars Doğu Anadolu Bölgesinin en soğuk bölgesinde yer alır. Bu nedenle karasal bir iklime sahiptir; kışları uzun ve sert, yazları ılımlı hatta serince geçer.

AKARSULAR

1- KARS ÇAYI:

Allahuekber sıradağlarının soğanlıdağ yolundaki Yaycı ve Kırkpınar yaylalarından kaynağını alan Sarıkamış suyu ile Kızılçubuk suyu Çatak köyü önünde birleştikten sonra Selim ilçesi altında en uzun yaylacıktan gelen dereleri de alarak Kireçhane boğazından Kars’a girer. İlkbahar ile bol yağmurlu zamanlarda şehrin doğusundaki Kurtkale düzeyinden gelen Darboğaz suyunun şehrin ortasındaki iki arktan alarak Taşköprüden itibaren 8 Km kadar süren Kaleboğazı ve Dereiçi kalesi boğazından geçer. Bundan sonra Kars Çayı Berdik deresi ile Cilavuz (Susuz) suyunu alır ve Ağcalar köyü altında yeniden derin boğaza girer. Karaurgan köyü suyunu soldan aldıktan sonra Şahnalar köyü üçüncü boğazdan yani Camışlı boğazından Güneydoğuya dönerek Akyaka ilçesinin Aslanhane köyü altından Arpaçayına kavuşur.

2- ARPAÇAYI:

Çıldır gölü doğusundaki Bingöllerdeki Hozu ile kızılkilise sularının beslediği Arpa gölünden çıkar. Soldan üç küçük kol aldıktan sonra güneye dönüp Dedekorkut kitaplarında anılan Cızıgların güneyinden gelen suyu da alıp, Gümrünün 4 Km batı yanından geçer. Elegez’den gelen suların birleştiği Karakilise çayını soldan alarak büyüdükten sonra Başşuragel altında Kars çayı ile birleşir. Bundan sonra Başgedikler çevresinde derin yataktan akarak meşhur Ani şehrini Güney- Doğu ve güneyden çevirerek Digor’dan gelen Karabağ suyunu da sağdan alıp,Tekelibağ önünde Aras nehrine katılır.

3- ARAS NEHRİ:

Bingöl’den kaynağını alıp,yukarı Pasinde sağdan ve soldan gelen birçok dereler katılarak Pasin suyu adıyla Çobanköprüsünden sonra aşağı Pasin’e girince Aras (Araz) diye anılan bu ırmak Kars ilinde Zivin suyu ile Kötek- Bayam suyunu soldan ve Şahyolu dağlarından gelen dereleri de sağdan alarak Arpaçay ile birleştikten sonra çok büyümüş olarak sürmeli çukuruna girer. Iğdır önünde saniyede Nisan’da 180- 200, Mayıs’da 140, Haziran’da 50, Temmuz ve Ağustos aylarında 20-25 metreküp su akıtır. Hazar denizine dökülmeden önce Aras Arpaçayını soldan; Balıklı gölden çıkıp Beyazıt ovasından gelen Sarısuyu sağdan alıp Nahcıvan ve Alınca çaylarını, soldan Kötürheydan gelen Kızılçayı, Behreşan boğazından gelen suyu dağdan alarak Karaboğaya geçer. Kura (Kür) nehrine kavuşur. Aras ırmağı Kars ilinde donmadan akan yegane sudur. Bunlardan başka Karasu, Kağan çayı, Acı çay ve Digor çayı önemli akarsulardır.

OVALAR

Coğrafi görünüm açısından tam bir yayladır. Ancak suların derin vadiler açmadığı düzlüklerde vardır. Ekonomiye direkt etkisi olan Kars merkez, Selim ve Arpaçay ovalarıdır. Bu ovalardan bazıları aynı adı taşıyan yaylalarda kesintili olarak yanyana devam eder. Kars ovası da böyledir. Kars ovası ilin doğusunu ve güneyini kaplar.

Ortalama yüksekliği 1750 metre olan yüksek bir ova özelliği gösterir. Yüksek dağlardan kaynağını alan akarsular taşıdıkları maddelerin çoğunu bu ovada biriktirirler. Ovanın temelini volkanik maddeler teşkil etmektedir.

PLATOLAR

Türkiye Coğrafyasında Kars Erzurum ile tamamlanarak Erzurum-Kars yaylası adıyla tanımlanmaktadır. Gerçektende Kars Coğrafyası yüksek dalgalı düzlüklerden meydana gelmiştir. Kuzey-Batı da, Karadeniz’den yüksek dağ sıralarıyla ayrılmıştır. Bu sıralar Güney-Doğuya doğru açılınca Karadeniz Bölgesinin hakim manzarası değişir. Dar ufuklar genişler, Dağlar yerine yayla düzlükleri, ormanlar yerine otluklar hakim olur. Platonun ve üzerindeki dağların yüksek olmasına rağmen arazi engebeli değildir. Çünkü zeminle zirve arasındaki yükselti farkı çoğu zaman 1000 metreyi geçmez. Platonların üstü volkan püskürtüleriyle kapalıdır. Ortalama yükseklik 1500-2000 metredir. Yayların üzerindeki tepelerin çoğunda aşınmalar sebebiyle bir tabaka yüzeye çıkmıştır. Mevsimler arasındaki sıcaklık farkı fazla olduğundan çatlamalar ve aşınmalar süratlidir.

GÖLLER BARAJLAR

İlde Çıldır, Karzak, Aygır ve Çenklice Gölleri belli başlılardır. Bu göllerin dışında Erhan gölü, Turna gölü, Çenekci gölü, Kuyucuk gölü kaydadeğer göllerimizdendir.

İlimizde Çıldır Barajı, Arpaçay Barajı, Bayburt Barajı olmak üzere 3 önemli baraj mevcuttur. Bunlardan Arpaçay ve Çıldır barajları hem enerji hem de sulama:

Bayburt barajı ise sadece sulama imkanı sağlamaktadır.

TARİHÇE

Kars adının kaynağı Karsaklardan gelmektedir. M.Ö. 130-127 yıllarında Kafkas dağlarının

kuzeyinde ve Dağıstan’da gelerek Kars çevresine yerleşmiş, buraya adlarını vermişlerdir. Bu durumda Türkiye’deki en eski Türkçe İl adı ününü kazanmıştır.

Divan-ı Lügat it Türk’te Kars deve veya koyun yününden yapılan elbise, şal kuşak dokuma anlamındadır.

Araştırmalarda Kars’ın tarih öncesi çağlardan buyana yerleşim merkezi olduğu anlaşılmaktadır. Kür (Kura) ve Aras (Araz) nehirleri boylarında yapılan kazılarda bunun izlerine rastlanılmaktadır.

Kapataş, Yantmataş ve Cilalıtaş devirlerinden itibaren yerleşme merkezlerinde oluşu yanında M.Ö. 9000-8000 yıllarından buyana hayvan ehlileştirme ve tarım devirlerinde yaşanmıştır.

M.Ö. 5000-4000 yıllarında Doğu Anadolu ve Azerbaycan’a yerleşen Huriler Kars’ın bilinen ilk sakinleridir. Daha sonra M.Ö. 9. Yüzyılda güneyden gelen Urartu’ların egemenliğine girmiştir. Urartular 2500 yıl küçük beylikler vasıtasıyla egemenliklerini sürdürmüşlerdir. M.Ö. 665 yılında Urartular Kimmer akınları sonucunda bölgeden çekilince hakimiyet İskitlere geçmiştir. İskit egemenliği M.Ö. 145 yılına kadar sürmüştür. Bu tarihten itibaren Partlar, İskit egemenliğine son vererek Türk Arsaklı beyliğini kurmuşlardır. Kars adı da buradan kaynaklanmaktadır. Arsaklar M.Ö. 2. Yüzyılından M.S. 5.Yüzyıl ortalarına kadar Kars’ta hüküm sürmüşlerdir. 430 yılında Sasanilere geçen bölge uzun süre Sasani, Bizans ve Araplar arasında savaş alanı olmuştur. Bunlar arasında kısa sürelerle el değiştirmiştir.

1064 yılında Selçuklu Türkleri tarafından feth edilerek Türk Şeddatlı beyliğinin emrine verilmiştir. 1200 yılında Gürcü Atabeylerinin eline geçen bölge 1239’da Moğollar tarafından tahrip edilmiştir. Moğollar Anadolu’dan çekilince 1406’da Karakoyunluların, 1467’de da Akkoyunluların eline geçmiştir. Bu iki beyliğin sürekli savaşları Kars ve çevresini çok etkilemiştir. Yerleşme merkezlerinin tahrip edilmesine ve nüfusun azalmasına sebep olmuştur. 1535 yılından itibaren Kars Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına katılmış, 1877-1878 (93 harbi) Osmanlı-Rus harbine kadar önce İranlı’lara sonra Ruslara karşı en büyük askeri üst olmuştur.

1918’e kadar 40 yıl Rus işgalinde kalmıştır. 1918’de tekrar alınmış, 6 ay sonra Mondros Mütürekesi gereği ordunun çekilmesi üzerine kaderiyle baş başa bırakılmıştır.

Ordunun desteğinden mahrum kalan Karslılar önce Milli Şura sonra Çenub-i Garb-i Kafkas hükümetlerini kurarak mücadeleye devam etmişlerdir. 30 Ekim 1920’de Kazım Karabekir yönetimindeki Türk Ordusu Kars’ı alarak Türk topraklarına katmıştır.

Etiketler :
Önceki ve Sonraki Haberler