Kağızman’da Nalbantlık Can Çekişiyor
Teknolojiye yenik düşen Nalbantlık yurdun her yerinde olduğu gibi Kağızman'da da mesleği can çekişiyor.
Son 30 yılda teknolojinin gelişmesiyle yüklerin araçlar yolu ile taşınması, yolcuların araçlar vasıtası ile istedikleri yere götürülmesi sağlanınca at, eşek, katır gibi hayvanların sayısında azalma yaşandı. Bu hayvanların ayakkabısı olan nallar üretilmez ve tüketilmez oldu. Böyle olunca da bu mesleği yapan nalbant sayısı azaldı ve nalbantlık mesleği can çekişir oldu.
Bir dönemin en popüler mesleklerinden biri olan nalbantlığa olan talebin düşmesiyle birlikte nalbant ustalarının sayısı da parmakla sayılacak kadar azaldı. Günümüzde birçok insana “nalbant kimdir?” diye sorulsa, yanıt vermede birçok kişi zorlanacaktır.
Binek hayvanlarına bağlı olarak ortaya çıkmış bir sanat olan nalbantlık, demircilikle birlikte geliştiği söylenir. Orta Asya'dan beri bilindiği tahmin edilmektedir. Motorlu araçların pek yaygın olmadığı zamanlarda çok tutulan meslek olan nalbantlık, köylerde çok itibarlı olan bir meslek dalıdır.
Kurtuluş Savaşında Türk Ordusunda taşımacılık yapacak kamyon gibi araçlar olmadığından, mühimmat hayvanlarla taşınılıyordu. Taşıma işi kağnılarla çeşitli hayvanlar yapıyordu. Binlerce öküz, at, eşek ve katır cepheye silah, yiyecek gibi mühimmat taşırken, öküzleri, at, katır gibi hayvanları nallayacak nalbant zor bulunurdu. Nalsızlıktan hayvanların ayakları yara oluşurdu. Bunun için Büyük Taarruzdan önce ordunun ihtiyacı için, geçici bir süre nalbant okulu açılır. İşi öğrenenler de uygulamalı sınavı başarı ile geçince diploma alırdı.
Nalbantlık kırsal kesimde 1960’lı yıllara kadar en itibarlı mesleklerden biri olmuştur. Köylerde, çiftçiye en yakın ve en yararlı hayvan öküzleri olduğundan, çiftçiler öküzlerine gösterdikleri özeni çocuklarına bile göstermezlerdi. Çocukların ayakkabısından önce öküzlerin nalları alınırdı. Çünkü öküzün emeğinden, gücünden ev halkının geçimi sağlanırdı.
Eski yıllarda bütün şehirlerin belli semtlerinde nalbant malzemesi satan dükkanlar ve nalbantlar bulunurken, günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu tür hayvanlar kullanılmadığından, nalbantlık mesleği de birçok kentte yok oldu. Kuşadası’nda ve çevre ilçelerde eski yıllarda faytonlar, at arabaları hem taşımacılık hem de yük taşıma aracı olarak kullanıldığından, bu hayvanların nallanması için nalbant dükkanları ve nalbantlar bulunurdu. Yoğun yapılaşma, nüfus artışına bağlı olarak araçların çoğalması, yoğun trafik ve yolların daralması bu tip mesleklerin yok olmasına neden olmuştur.
Nalbant kime denir: Atların ayaklarına, arazi koşullarına karşı korumak amacıyla nal takan veya yıpranan nalı değiştiren kişidir. Nalbant, öncelikle hayvanın tırnaklarını özel bir bıçakla keser, Hayvanın tırnağına göre hazırlanmış Nal adı verilen cismi hayvanın tabanına yerleştirir, Mıh denen köşeli, iri kafalı özel çivileri, belirlenmiş nalın deliklerinden ve hayvanın etine değmeyecek şekilde ve ucu tırnağın yanlarından çıkacak.
Nalbant görevleri: Nalbant, öncelikle hayvanın tırnaklarını özel bir bıçakla keser. Hayvanın tırnağına göre hazırlanmış Nal adı verilen cismi hayvanın tabanına yerleştirir. Mıh denen köşeli, iri kafalı özel çivileri, belirlenmiş nalın deliklerinden ve hayvanın etine değmeyecek şekilde ve ucu tırnağın yanlarından çıkacak şekilde çakar. Bu uçları kerpetenle keser ve üstüne çekiçle vurarak perçinler. Tırnağın çevresini törpü ile düzeltir. Atın ayaklarını periyodik olarak gözden geçirerek hareket bozukluklarını çeşitli tekniklerle düzeltir. Atçılık endüstrisiyle uğraşan tüm personelin uyması gereken sağlık kuralları ve dikkat etmeleri gereken hijyen kurallarına uyar.
Kağızman’da nalbantlar hayvan sayısı azaldığından iş yapamaz duruma geldi. Kalaycılıkta olduğu gibi Nalbantçılık da son demlerini yaşıyor. Buna benzer bir çok meslek dalları yok oluyor.
KHA