“Kabul etmiyoruz”
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kars Şubeler Platformu, maaş zammı oranlarına tepki gösterdi.
Volkan KARABAĞ
KESK Kars Şubeler Platformu adına KESK Dönem Sözcüsü Hakan Topçu, kamu emekçileri için hükümetle yetkili sendika arasında imzalanan ‘toplu sözleşme’yi kabul etmediklerini belirten basın açıklaması yaptı.
KESK Kars Şubeler Platformu’nun konuyla ilgili açıklaması şöyle:
5,5 milyon kamu emekçisini ve emeklisi olarak ailelerimizi de kattığımızda 20 milyonluk geniş bir kitlenin geleceğini doğrudan ilgilendiren “toplu sözleşme” görüşmeleri hükümet ve yandaş konfederasyonlar arasında varılan mutabakatla sona ermiştir.
Hemen baştan ifade edelim ki, günlerdir bizden adeta kaçırılan, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ürünü mutabakatın adı “ölümü gösterip sıtmaya razı etme mutabakatıdır.
Yıllardır birikmiş hiçbir temel sorunumuzu çözmeyen, bir iki puanlık maaş artışları ve sonraki yıllara ertelenen vaatlerle cilalanan bir teklifin mutabakatla sonuçlanmasının çok güçlü bir ihtimal olduğunu ifade etmiştik.
Ne yazık ki bugün ortaya çıkan tablo tam da budur.
Hükümet 12 Ağustos’ta yaptığı kamu emekçileri ve emeklikleri tarafından tepki ile karşılanan ilk teklifini yenilemek için 11 gün boyunca hiçbir adım atmamıştır.
KESK olarak tam 11 gün boyunca, her gün, yeni bir teklifin yapılıp yapılmayacağını, yapılacaksa 4688 sayılı yasaya göre bizim de katılmamız gereken toplantının ne zaman gerçekleştirileceği konularında defalarca girişimde bulunduk Ancak 11 gündür defalarca görüştüğümüz Çalışma Bakanlığından hep aynı cevabı, “Henüz net değil” cevabını aldık.
11 günlük sessizlikten sonra Çalışma Bakanlığı nihayet kamu görevlilerinin geneline ilişkin toplu sözleşme müzakerelerinin sonucunu açıkladı.
Kısacası 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu durum bile tek başına 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır.
Buna göre hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan, 2023 için ise 2 puan, yani toplamda 3 puan artırıldığı mutabakat büyük kazanım, bir başarı gibi sunulmaktadır.
Oysa bir toplu sözleşmenin başarılı ya da iyi bir toplu sözleşme olarak gösterilmesinin kriterleri açıktır. Bir toplu sözleşmede başarının temel kriteri ne talep ettiğinizle ne aldığınız arasındaki makasın ağzı ile ölçülür.
Kısacası iki yıl için toplamda %67,2 maaş artışı teklif eden “yetkili” konfederasyon iki yıl için toplamda %26 oranına imza atmıştır.
Teklif ve varılan mutabakat arasında iki yıl için toplamda 41 puan fark vardır. Bunun anlamı 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin en az bir yılının çalınmasıdır.
Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hali hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı 3 ayda 400 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi 235 TL artırılarak 3 ayda 400 TL’ye çıkarılmıştır.
Söz konusu artıştan sendika üyesi olmayan ve 4688 sayılı yasaya göre sendika üyesi olması yasaklanmış bulunan toplamda en az 1 milyon 800 bin kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi yararlanamayacaktır.
Yıllardır kadro bekleyen, bugün sayıları beş yüz bini aşan sözleşmeli personel konusu ise “3+1 sistemi üzerinde çalışacağız” gibi net olmayan, köşeli ‘vaatlerle geçiştirilmiştir.
Durum ortada olmasına rağmen “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen, sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidardır.
Tüm bunlardan sonra soruyoruz, bu mudur başarı?
Bu ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyon %45’i aşmıştır.
İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiği,
Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık olduğu koşullara rağmen hiç kimsenin inanmadığı hedeflenen enflasyon rakamlarını temel alan bu mutabakatın neresi başarılı?
Bu mutabakatta:
• Kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi yine yok.
• Emekli olduğumuzda maaşlarımızın yarı yarıya düşmesine yol açan ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması başlığı yine yok.
• Farklı adlar altında güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi yine yok.
• “4/C’li 4/B’liler” olarak bilinen kamu emekçilerinin ek ödeme, emeklilik gibi temel sorunlarının çözümü yine yok.
• Sayıları yüz bini aşan Yardımcı Hizmetler Sınıfının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi yine yok.
• Torpilin, kayırmanın kapsını sonuna kadar açan mülakat sitemine son verilmesi yine yok.
• OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesi yine yok.
• Kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesi için kadın taleplerinin kadın emekçiler tarafından görüşülmesi ve mutabakat metninde ayrı bir başlık altında yer alması yine yok.
• Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi yine yok.
Mutabakatta saymakla bitiremeyeceğimiz daha pek çok temel sorunumuza ilişkin tek bir cümle bile edilmemiştir.
KESK olarak 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan bu mutabakatı kabul etmiyoruz!
Yaptığımız çağrılar, kamu emekçilerini ve emeklilerini daha da mağdur edecek yeni bir “satış” sözleşmesine onay verilmemesi yönündeki uyarılarımız “yetkili” konfederasyon tarafından yok sayılmıştır.
Biz her şeye rağmen sendika-konfederasyon olmanın gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz. Hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğumuz 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sesi olmayı sürdüreceğiz.”