İstanbul Trafik Otoritmi Raporu açıklandı
Rapora göre, ikinci çeyrekte etkili olan pandemi önlemleri nedeniyle ortaya çıkan rahatlama kaybolurken, İstanbul'un sürüş hızı pandemi öncesi döneme döndü- İstanbullular, 2017'ye göre saatte 3,5 kilometre daha yavaşlayıp 2017'de aynı sürelerde ulaşabildi
İSTANBUL (AA) - Yeditepe Üniversitesi öncülüğünde gerçekleştirilen araştırmaya göre, bu yılın ilk çeyreğinde ortalama yüzde 75'e varan zaman kaybına yol açan İstanbul trafiği, yoğun pandemi önlemlerinin alındığı ikinci çeyrekte rahatlasa da yaz sonunda yine neredeyse durma noktasına geldi.
Yeditepe Üniversitesi açıklamasına göre, Üniversite bünyesinde veri bilimi alanında çalışan akademisyenler Dr. Öğr. Üyesi Serkan Gürsoy ve Doç. Dr. Murat Yücelen'in yanı sıra Prof. Dr. Okan Tuna, büyük veri analitiği ve teknolojilerini kullanarak İstanbul Trafik Otoritmi'ni ortaya koydu.
2013 yılından bu yana çalışmalarını sürdüren akademisyenler, her yıl olduğu gibi bu yıl da İstanbul'un trafiğini analiz ederek bir rapor oluşturdu.
Buna göre, 2020'nin ilk çeyreğinde ortalama yüzde 75'e varan zaman kaybına yol açan İstanbul trafiği, yoğun pandemi önlemlerinin alındığı ikinci çeyrekte rahatlasa da yaz sonunda yine neredeyse durma noktasına geldi.
İkinci çeyrekte etkili olan pandemi önlemleri nedeniyle ortaya çıkan rahatlama kayboldu. İstanbul'un sürüş hızı, pandemi öncesi döneme döndü.
- 112 rota analiz edildi
İstanbul'da yaklaşık 5 bin kilometrelik bir yol ağı kesintisiz takip edilerek gerçekleşen sürüş hızlarının kayıt altında tutulması yoluyla oluşturulan raporda, İstanbul'un ana arterleri "Ana Koridor", "Doğu Batı Aktarma Koridoru" ve "Batı Doğu Aktarma Koridoru" şeklinde 3 ana rota üzerinden değerlendirmeye alındı.
İstanbul'da 112 rotaya karşılık gelen bu 3 ana koridor, İstanbul arterlerinde gerçekleşen hareketliliğin yüzde 87'sini istatistiki olarak ortaya koyuyor.
Son 4 yıla ait veriler ve değerlendirmelerin yer aldığı raporda, 2017 yılında sürüş hızlarında sabah 27, öğlen 35 ve akşam 23 kilometre/saate kadar düşüşler görülürken, 2018'de bu rakamlar sabah 25, öğlen 30 ve akşam 19 kilometre/saat olarak ölçüldü. 2019 rakamları ise önceki yıllara göre çok daha azaldı. Sabah 24, öğlen 29 ve akşam 19 kilometre/saat ile yol almaya çalışan sürücüler oldu.
Ortalama sürüş hızları ise 2017 yılında 32,8, 2018 yılında 30,3 ve 2019 yılında 29,3 kilometre/saat olarak belirlendi.
İstanbullular, 2017'ye göre saatte 3,5 kilometre daha yavaşlayıp 2017'de aynı sürelerde ulaşabildikleri varış noktalarına 3,5 kilometre daha uzak kaldı.
- 2020'de akşamları kayıp zaman saatte 45 dakika oldu
Rapora göre, 2019 yılında İstanbul arterlerinde hareket eden sürücüler, gün boyu süren trafikte zamanlarının yaklaşık 66'sını trafik yoğunluğuna bağlı yavaşlamadan dolayı kaybetti. Yani yolda geçirilen her 1 saatin 39 dakikası trafiğe harcandı. Sabah ve akşam saatlerinde bu rakam daha arttı. Sabahları her bir saatin 43 dakikası trafikte kaybolurken, akşamları bu kayıp 45 dakika olarak ölçüldü.
2020 yılının ilk çeyreğinde, pandemi önlemlerinin henüz alınmadığı 15 Mart öncesinde ise sürüş hızının 24 kilometre/saate kadar gerilediği, ortalama zaman kaybının ise yüzde 75'e kadar çıktığı belirlendi.
Pandemiyle ortaya çıkan koşullar ve alınan tedbirlerin sonucu olarak yılın ikinci çeyreğinde (Nisan, Mayıs, Haziran 2020) sürüş hızları 44 kilometre/saate kadar yükseldi. Bu dönemde rahatlayan trafik koşullarında trafikte kaybolan zaman İstanbullular için neredeyse yarı yarıya azaldı. Ancak yazın bitişi ile arterlerdeki sürüş hızları sert bir şekilde eski seyrine döndü. Sabah saatlerinde 20 kilometre/saate gerileyen sürüş hızı, akşam saatlerinde 15 kilometre/saat seviyelerine kadar indi.
- "İş, gelir, sağlık, sosyal yaşam kaybına yol açıyor"
Açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Öğr. Üyesi Serkan Gürsoy, trafik yoğunluğunun yalnızca zaman kaybına neden olmadığını, aynı zamanda iş, gelir, sağlık, sosyal yaşam kaybına yol açtığını ve çevre/gürültü kirliliği gibi sonuçlarının olduğunu aktardı.
Yaptıkları otoritim çalışmasında trafiğin yol açtığı bu sorunların da akıllı sistemler aracılığı sayısallaştırılarak izlendiğini belirten Gürsoy, trafiğe bağlı kayıpları herhangi bir güzergah veya caddede de takip edebildiklerini, sonuçları herhangi bir zaman aralığına ve herhangi bir konum kapsamına göre ölçekleyebildiklerini bildirdi.
Bununla birlikte hareketlilik kabiliyetindeki azalmanın ulaşımı daha pahalı ve zahmetli hale getirdiğini kaydeden Gürsoy, trafiğin şehir kullanımını olumsuz etkilediğini, yaşam kalitesini ve memnuniyetini azalttığını vurguladı.
- "Akıllı kent sistemleri üzerinde çalışıyoruz"
Doç. Dr. Murat Yücelen de şehirlerde ortaya çıkan hareketlilik ihtiyacının karşılanması, trafik kaynaklı problemlerin ortadan kaldırılması veya kontrol altında tutulmasının ancak daha verimli sistemlerin geliştirilmesi ile mümkün olduğunu aktardı.
Kent sakinlerinin çevreleriyle özgün ilişkiler kurabilmesini ve geliştirebilmesini sağlayacak çözümler üretilmesi ve politikalar geliştirilmesi gerektiğini belirten Yücelen, şunları kaydetti:
"Bugün trafik sorunu ile başa çıkmak, daha hızlı gidebilmenin yollarını aramak anlamına gelmiyor. Daha az kayıp vererek, daha az enerji harcayarak, daha temiz çevre için seçimler yaparak hareket edebilmek anlamına geliyor. Akıllı şehirlerin daha hızlı otoyollardan ziyade daha sağlıklı yaşam alanlarından oluştuğunu düşünmek gerek. Trafiğin yegane çözümü, kent sakininin kent olanaklarına erişim kabiliyetinin artırılması ile hayata geçebilir. Bu olanaklar; iş, sağlık, eğitim, kültür, eğlence, yeşil alan gibi kentin yaşayanlarına sunduğu olanaklardır. Bu olanaklar, yakın çevrenizden uzaklaştıkça ve onlara ulaşmak zorlaştıkça hem şehre olan aidiyet hissi azalır hem de yoğunluk nedeni ile sıkışmalara yol açar. Bugün üretilebilen, bizim de üniversite-kamu-sanayi iş birliği yaparak üzerine çalıştığımız akıllı kent sistemleri, bu ilişkileri kurmaya yönelik adımlar atmakta ve başarılı sonuçlar alabilmektedir. Yaygınlaştırılması gerekir."