İstanbul Sözleşmesi’nin amacı nedir?

İstanbul Sözleşmesi’nin amacı nedir?

Kars Barosu Kadın Hakları Komisyonu, 81 Maddelik İstanbul Sözleşmesi hakkında basın açıklaması yaptı.

Volkan KARABAĞ

Son günlerde kamuoyunda yer alan “İstanbul Sözleşmesi’nin amacı nedir?” sorusu açıklayan Kars Barosu Kadın Hakları Komisyonu, “Kadın hakları konusunda yapılmış önceki düzenlemeler ve AİHM içtihatları göz önünde bulundurularak hazırlanan, İstanbul'da imzaya açıldığı için kısaca 'İstanbul Sözleşmesi' olarak anılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, kadına yönelik şiddet konusunu insan hakları bağlamında ele alan, bağlayıcılığı ve yaptırım gücü olan ilk sözleşmedir.” dedi.

İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan devletin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin olduğunun anımsatıldığı basın açıklaması şöyle:

“81 maddelik İstanbul Sözleşmesi; AK Parti, CHP, MHP ve BDP’nin “kabul” oylarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 24 Kasım 2011'de onaylanarak, hiçbir maddeye çekince konulmadan Türkiye adına dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından imzalanmıştır. 8 Mart 2012'de Resmî Gazete’de yayımlanan sözleşme, 12 ülkenin taraf olmasıyla 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sözleşmeyi ilk imzalayan devlettir.

Sözleşme’nin 1. Maddesinde; sözleşmenin amacına şu şekilde yer verilmiştir.

• Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak

• Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dâhil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak

• Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak

• Kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak

• Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak

Kadınlarla erkekler arasında hukuki ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesinin, kadına yönelik şiddeti önlemedeki en önemli unsur olduğunu kabul eden Sözleşme, kadınlara yönelik her türlü (doğrudan ve dolaylı) ayrımcılığı yasaklamakta, hukuki ve fiili eşitliğin sağlanmasını öngörmektedir.

Sözleşme ile taraf devlet herkesin, özellikle de kadınların, gerek kamusal alanda gerekse özel alanda şiddete maruz kalmaksızın yaşama hakkını yaygınlaştırmak ve korumak için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri almakla mükelleftir. Taraf devletler, Ulusal anayasalarına veya ilgili diğer mevzuata kadın erkek eşitliği ilkesini dahil edecek ve bu ilkenin uygulamada gerçekleştirilmesini temin edeceklerdir. Yerine göre yaptırımların uygulanması yolu da dahil olmak üzere, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklayacaklar ve kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldıracaklardır.

Yine taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.

Sözleşme, şiddeti besleyen toplumsal cinsiyet klişelerini ve cinsiyetçi önyargıları ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Taraf devletler; kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların, şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir.

Son dönemde kamuoyunda tartışılan İstanbul Sözleşmesi, şiddete maruz kalan çocukları, kadınları, yaşlıları, engellileri, mültecileri, özetle şiddet mağduru herkesi; evde, sokakta, okulda, iş yerinde, ülke içinde veya dışında, özel ve kamusal hayatın her alanında yani her yerde korumayı amaçlamaktadır.

Bu sebeple Sözleşmenin amaçları doğrultusunda etkinleştirilmesi ve devletimizin sözleşmenin tarafı olarak kalmaya devam etmesi yolunda mücadelemiz devam edecektir.”

Önceki ve Sonraki Haberler