Erdoğan: 'Paralel yapı hayatımdaki en zor süreçti'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, paralel yapının hayatındaki en zorlu süreç olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, paralel yapının hayatındaki en zorlu süreç olduğunu söyledi.
Kanal 7'de yayınlanan İskele Sancak Programı'na katılan Başbakan Erdoğan, gündemi değerlendirdi.
Erdoğan, konuşmasının başında Manisa ve İzmir mitinglerini değerlendirdi. İzmir'in özellikle AK Parti açısından anlamlı ve farklı illerden biri olduğunu belirten Erdoğan, "Manisa'da ilk mitingimizi yaptık. Siyasi hayatımda Manisa'daki en büyük katılımı gördüm. Manisa'da büyük bir coşku vardı. Emniyet rakamlarına göre, yaklaşık 80 bin kişi vardı ve o motivasyonla İzmir'e geldim. İzmir'de de de büyük bir rakam vardı emniyet rakamlarına göre 180 bin kişi vardı. Tabii bu rakamlar bizlere önemli bir şeyi anlatıyor. İzmir'e yerel yönetim anlamında büyük bir haksızlık var bu haksızlığın başında da beceriksiz bir CHP var. İzmir verilen hizmete layık değil. Yanlış bir uygulama var. Belediyecilikte ne ararsanız İzmir'de bu yok. Biliyorsunuz İzmirde büyük bir su sorunu vardı biz hemen el attık ve Göldes Barajını inşa ettik. Merkezi yönetim olarak çözdük. Bu büyükşehir belediyesinin sorunu. İstanbul'da su sorununu benim dönemimde Istranca dağlarından su getirerek çözdük. CHP Yalova'dan tankerle su getirerek sorunu çözecekti. Yağmur bombası atarak çözecekti. Çözemedi. İzmir'de biz hemen Gördes barajını inşa ettik. İzmir'in su potansiyeli bizim merkezi yönetim olarak getirdiğimizdir. Altyapı itibariyle de sağlıklı değil. Çöpte felaket bir durum var. Bunca yıldır CHP'de, burada hala vahşi depolamadan modern depolamaya geçemediler. İzmir buna layık mı? Bunu çözmemiz lazım. Burada zihniyeti değiştirmemiz lazım. İdeoloji siyasete egemen olursa İzmir bu çileyi daha çok çeker. İstanbul'de benim dönemimde modern depolamaya geçtik. İzmir'de raylı sistemi beceremediler. Beceremeyince Ulaştırma Bakanına şu işe el atalım dedim. Oradaki halkımız artık bu sıkıntıyı aşabilsin. Buna müdahale etmek suretiyle de bu iş aşıldı. Raylı sistem burada bu hizmeti veriyor. Bundan sonraki süreçte İzmir Ak Parti belediyeciliği ile tanışacak olursa uçuşa geçebilir. 1414 proje başkan adayımız açıkladı. Bir projeler silsilesi. Dev projeler var" dedi.
Erdoğan, yaşam tarzına müdahale iddialarıyla ilgili ise "CHP zihniyetinde yalan, takiye, fitne çok mevcut, İzmirli'nin yaşam tarzına müdahale edilecek söylemi büyük bir iftiradır. Zaten anayasada insanlarımızın bu tarz hakları korunmaktadır. Bunu söyleyenlerin yaşam tarzlarında ne değişti? Bir dayatma mı oldu? Ne yiyip ne içtiğine mi baktık. Bakıyorsunuz miting yaptığımız yerden gelirken herkes istediği gibi yiyip içiyor. Müdahale söz konusu değil. Bu iftiraları istanbul'da belediye başkanıyken de yaptılar. Otobüsleri erkek kadın diye ayıracak alkolü yasaklayacak dediler" diye konuştu.
Erdoğan, siyaset sahnesine çıktığı andan bu güne karşılaştığı en çetin sürecin hangisi olduğu sorusuna, "Belediye başkanlığımdan bu yana baktığınızda, partimin kapatılması çok talihsiz olaydı. Fakat en son gelinen nokta bu yaşadıklarımda paralel yapı tezgahı zirve yaptı. Tabii bu insanların içinde tanıdıklarımız var. Bu insanlara yaptığımız ikazın haddi hesabi yok, biz bazı şeylere tahammül ettik, onları uyardık, mesela dershane meselesi 1-2 yıllık bir mesele değil taa Hüseyin Bey'in bakan olduğu zamandan beri varolan bir konu, tabii ortada büyük bir rant var. Bunların hepsini bir yere koyun bu adamlar Başbakan'ı dinliyor ve mahkeme kararı diyorlar. Bunlar bunu yapacak kadar alçaklaşmışlardır, adileşmişlerdir. Bize İslami ahkam kesme. Böyle bir şeyi anlatabilmek mümkün mü. Bir Başbakan'ın dinlenmesi söz konusu olamaz. Benim uluslararası görüşmelerimi dinleyeceksin böyle bir şey olabilir mi? Burada devlet sırrı var. Bu adamlar güvenli (kriptolu) denen telefonları dinledi. Ben soruyorum bunun İslamiyette yeri var mı? Bunlar görüntülü kayıt bile yaptılar, sayın Baykal, Hamzaçebi bunlar hepsi çıktı ortaya" cevabını verdi.
Yapılanlarla ilgili yasal takibat sürecine girilip girilmediği sorusuna Erdoğan, "Bunlar bir kısım yargıyı ellerine almışlar daha önce lehime verilen kararlar Yargıtay tarafından onanıyordu bu süreçten sonra adam annemle ilgili çocuklarımla ilgili hakaretler savuruyor davaları üst mahkeme bozuyor. HSYK'daki adamlar yargı mensubu insanlar 'Biz Başbakan'a bunun hesabını soracağız' diyorlar. Tabii bilmiyorlar Allah'ın hesabı var. Bak şimdi meydanlar dolup taşıyor. Ben ilk günden söyledim bu dava için vatanım için kefenimi giyip yola çıktım. Gereği neyse bunu yapacağız. Kalk sen Pensilvanya'dan bu ülkeyi karıştır buna müsaade edemeyiz. Kainatın imamıymış, nerenin imamı olursan ol. Yanında yıllarca beraber olmuş arkadaşı Latif bey neler anlatıyor. 15 yıl onu takip ettirmiş. Ne yapıyorsun ne ediyorsun bileceğim diyor. Ben imam hatip mezunuyum. Hocalarım bana böyle şey öğretmedi. Bu çete, örgüt. Cemaat denmez. Tertemiz cemaatlar var. Birdiğer konu alufte. Bir siyasi bir alufteyle olacakmış gece yarısı haber verdirdim diyor. Sen bu işleri mi takip ediyorsun. Sen alim bir zat mısın bir istihbarat elamanı mısın?" cevabını verdi.
Erdoğan, "İstanbul Başsavcısının yaptığı açıklama manidardır. Adam daha birçok klasör gelecektir dedi. Burası ilginç; bunlar koordine olmuş şekilde bunlar yukarıya üssüne haber vermeden istediklerini yapıyor. Yani bunlar valiye haber vermeyecek amirine haber vermeyecek istediğini yapacak ondan sonra haber verse izin verilmezdi diyeceksin. Bu kadar alçaklık bu kadar adilik olmaz. Yasin El Kadı için El Kaide'ye destek veren diye manşet atıyorlar Allah cezanızı versin. Bu adamı tanımasam inanacaktım, bu adam Türkiye'ye yatırımlar yapacaktı. Yasin El Kadı El kaide karşıtı Türkiye hayranı bir insan. El- Kaide Türkiye'ye yerleşmeye çalıştı, buna karşı tedbirlerimizi alıyoruz. Biz müsaade etmedik, biliyorsunuz açıklamaları var benimle ilgili" dedi.
Erdoğan, paralel yapının ne istediği yönündeki soruya şu cevabı verdi: "35 yıllık bir proje. Pensvilvanya'daki emekli olmuş bir zat değil. İstifaen Diyanetten ayrılmış. ilkokul mezunu bir zat. Yeşil pasaport uydurmuşlar. 1999'da ABD'ye kaçmış bir zat. oraya yerleşti. Vatanını sevdiği için de 15 yıldır vatan hasretiyle yanıyor. İki üç yıl önce bir çağrı yaptım. Artık dönün dedim. Bu millet sizi bekliyor. Tezgahların döndüğünden haberimiz yok. Bu adamların ne olduğunu bilmiyorduk biz bu adamlara refere olduk bunların olimpiyatlarına katıldık, sürekli Türkiye'ye gelmek istiyor ama gelemiyormuş gibi bir durum varmış diye duydum çıktım çağrı yaptım ülkene dön dedim. Ama ne bilelim böyle olduğunu. Bizim o çağrımıza farklı cevaplar geliyor. Huzurlu bir yönetim sıkıntıya düşmesin diye gelmediği gibi cevaplar geliyor. Bugüne kadar gelmedi kolay kolay da gelmez. Ne diyor Savaş Ay'ın o programında siyaset sorulunca kendisine Hz. Cebrail parti kursa ben ona da oy vermem. diyor. Sen Hz. Cebrailin melek olarak işi bellidir. Bu itikadi noktada da bir sıkıntı meydana getirir".
Erdoğan, '17 Arlık sonrası ana hedef sizsiniz. Yeni şeylerle karşılaştınız. 17 Aralık'tan bu yana geçen süreç içerisinde sizi hedef alan konularda ne düşünüyorsunuz?' sorusuna, "Ben bunları hiç kaale almıyorum. Benim şahsımı aşmış. Ulusal güvenliği tehdit var. Abdestinden şüphesi olmayının namazından şüphesi olmaz. Adam ona gönderilen montajlarla konuşuyor. Şu kadar milyar dolar bunlar para saymayı da bilmiyor. Odaya sığmayacak kadar parayı götürüyorsun. Akıl mantık almıyor. Bu devletin bekası için atılması gereken adımları atmaya zaten başladık seçim sonrası bu süreci hızlandırma zorunluluğumuz var. Süreç içerisinde her şey meydana çıkmaya başladı. Hangi parti güçlüyse ona oy verin diyorlar. Kainatın imamının ictihadlarını fetvasını görüyorsunuz. Bu fetvaya inanlara sesleniyorum. Lütfen aklınızı kiraya vermeyin. Bizim inancımızda kula kulluk yoktur. Faniye kulluk yoktur. Baki olan ise Allah'tır. Sen Pensilvanya'daki zatın kulu musun? O söylediyse onda hikmet vardır. Hikmet arayışını bırak. Miractan Peygamber efendimiz iniyor kamyonete bindiriliyor. Peygamber Efendimiz gelmiş statta folklorik gösterileri izliyor. Çok saf temiz kardeşlerimizin olduğuna hala iniyorum evlerde yurtlarda saf temiz çocukları kandıran ablaları abileri kastetmiyorum. Beddua seansları yapıyorlar. Bunlar döner kendilerini vurur. Bunu iyi düşünmemleri lazım. Düşünebiliyor musunuz bu Pelsinvanya'daki zatın 28 Şubat sürecinde başörtüsüyle ilgili verdiği fetvalar var. Nereden nereye. Bakın bu zat 5 ay önce bu beddualarla ilgi ne diyordu ama kayış atınca bakın nasıl beddua ediyor. Bunların bizi seçim dışında bizi iktidardan alma planları vardı, bu haberleri aldım ama Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimsenin almaya gücü yetmez. Allah'a çok şükür girdiğim ameliyattan daha sağlıklı çıktım ve meydanlardayım" cevabını verdi.
Erdoğan, fezlekelerle ilgili soruya, "Arkadaşlarımız o tarihte Meclis'te bulunacaklar fakat dikkat edilirse muhalefet partisi soruşturmaya yönelik bir adım atmadı sadece toplantı yapılmasını istedi, burada farklı bir amaç var acaba 10 gün kala bir şey bulabilir miyiz? Çabaları var tabii bunlar hukuktan da anlamıyor hukukçuları var ama görüyorsunuz Anayasa mahkemesine başvurmayı beceremiyorlar. Zaten bunların yeter sayısını toplayacağı konusu da muallakta. Bu dört arkadaşım gazete küpürleriyle yargılanamaz ortada bir suç varsa tabii ki yargılanırlar ama ortada bir suç yok".
Erdoğan, Türkiye'nin büyümesinin engellenmek istendiğini belirterek, "Biz 3. havalimanını kimin istemediğini biliyoruz, bunu açıklamıyoruz çünkü ülke olarak stratejik işbirliğimiz var ve sorun yaşansın istemiyoruz. 3. boğaz köprüsününde önüne geçmek istiyorlar, bakın Marmaray'ı durduramadılar niye çünkü denizin altından geçiyor görememişler" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan Ergenekon'daki tahliyeler konusunda ise "Ergenekon davasıyla ilgili ağzı olan konuşuyor, bizim buradaki tek hedefimiz tutukluluk süreleriyle ilgili düzenleme yapmaktı. Diyelim ki bir adam yargılandı ve 10 yıl sonra beraat etti ne olacak bu adama yapılan zulümdür. Biz bu tutukluluk süresini 5 yıla indirdik ama bu 5 yıl bekletmelerini gerektirmez biran önce kararı vermek gerek. Biz Anayasa mahkemesine bireysel başvuruyu getirdiğimizde MHP, CHP, BDP buna karşı çıktı ama şimdi bu adamlar en fazla bundan yararlananlar oldu. Tabii bu adamlar beraat etmiş gibi bir algı oluşturuluyor bu adamlar beraat etmedi hala yargılanıyor ve ayrıca bu adamların yurtdışına çıkış yasakları var. Biz böyle olumlu bir adım attık ve bu konularda özellikle bireysel başvuruda yeni adımlarda atılabilir. 17 Aralık öncesinde bu insanlar intikam timi kurmuş bu adamlar bunları burada ne kadar fazla yatırırsam kardır mantığıyla hareket ediyor. Öyle bir şey olabilir mi? Burada sadece TSK'nın subaylarını yargılamayı doğru bulmuyorum o dönemde bazı medya gurupları sivil kanatlar vardı bunlar niye yargılanmıyor. Bu paralel yargı ve bunun pazarlayıcıları da bu işin içindeydi. Şimdi bu seçim kampanyalarında da aynı başlıklar aynı köşe yazıları yazılıyor" dedi.
Erdoğan, çözüm süreciyle ilgili de "Sürece yönelik son pakette çok ciddi adımlar var özellikle bölgeyi rahatlatacak bir hava söz konusu ama bu paralel dediğimiz fenomen tabii bunu da baltalamak istedi şimdi ülkeyi nasıl karıştırabiliriz diye düşünüyorlar. Bizim bu noktadaki alternatiflerimiz çok farklı. Özel okullar getirdik her dilde özel okul kurmasına imkan sağladık ve bugüne kadar tespit ettiğimiz her şeyi bu pakete oturttuk ve hala sona ermedi sürekli güncellenerek ona göre ayarlanacaktır. Ben oraları gezerken bizden hep istenen olağanüstü hali kaldırın başka bir şey istemeyiz biz ilk o işi yaptık. O bölgedeki insanımız neye laikse, batı da ne varsa orada da olsun istedik" diye konuştu.
Erdoğan, sokak eylemlerini ise şöyle değerlendirdi: "Ukrayna - Türkiye benzetmesi uygun değil bence çünkü koşullar başka örf adet başka, Şimdi sanırım bu son olaydan sonra Nisan'ın ilk haftasını da tatil yapabiliriz ikinci hafta Meclis çalışmalarına başlayacaktır. Birtakım düzenlemeler yapmalıyız çünkü artık bu yargı düzgün kararlar veremiyor. Bunun en büyük mağduru benim, adam çıkıp 'hırsız başbakan' diyor ve yargı diyor ki sen başbakansın siyasetçisin ağır tahriktir. Şimdi paralel vesayete son verene kadar çalışmalarımızı düzenlememizi yapmalıyız".
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, "Benim her şeyim 30 Mart. 30 Mart'ta birinci parti olarak çıkmamaz lazım. Kamuouyu araştırmalları bunu gösteriyor. Ben diyorum ki AK Parti Genel Başkanı olarak biz bu süreç içerisinde 3 genel, 2 yerel seçim, 2 referandum geçirdik. 3. yereli geçiriyoruz. 7 seçimde de Ak Parti birinci olarak çıktı. Siyaset niye yapılır. Partiyi birinci parti yapmak için, iktidara taşımak için. Ben de diyorum ki bu seçimde Ak Parti birinci parti olmazsa ben çekilmeye varım. Kılıçdaroğlu genel başkanlıktan çekilebilir mi Bahçeli çekilebilir mi? Onlarda bir ideal, bir aşk yok. Onlar için bu koltuk kaybolmasın. Biri kasetle geldi kasetle gideceği günü bekliyor. Güçlü bir muhalefet olsa güçlü bir demokrasi olur, şimdi güçlü bir muhalefet olmadığı için biz hem iktidarız hem muhalefet. Adam kalkıyor DHKP-C'nin ben yaptım dediği bir cinayete hava kararmıştı elektrikler kesilmişti diyor milletin kafasını karıştırmaya çalışıyor yav böyle muhalefet mi olur e tabi klavuzu karga olanın sonu böyle olur".
Başbakan Erdoğan, Kırım konusunda ise "Şunu bir defa söylememiz lazım Kırım'daki arkadaşlarımızın durumu hiç iyi değil. Bu konuyla ilgili Sayın Davutoğlu ve ben görüşmeler yaptık bu görüşmelerden sonra Roma'da toplantılar yapıldı ve ayrıca ben Sayın Putin'le Merkel'le görüştüm bunu hep söylüyorlar; aynen sizin gibi Kırım'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz ama ne kadar doğrudur onu bilemiyoruz. Tabi biz herşeyden önce soydaşlarımızın yanındayız onların hakkını korumak için her zeminde görüşmelerimizi yapacağız. Bu görüşmelerle birlikte Ukrayna ve Kırım Özerk Cumhuriyeti üzerinde baskılarımızı arttıralım istiyoruz" diye konuştu.