Erdoğan: 'Avucunu yalarsın’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York Times gazetesiyle ilgili olarak, 'Her yerin gazete olsa, her yerinden kin kussan avucunu yalarsın. Biz bir şeye teslim olmuşuz, bir şeye inanmışız, kefenimizi giymişiz ve bu yola böyle çıkmışız' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu seçimlerde muhalefet partilerinin aynı kampanyayı yürüttüklerini ve endişe veren koalisyonlar olduğunu belirterek, “Bu pazar onlara haddini bildirme günüdür” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte Mersin’e gelerek halkla buluştu. Tevfik Sırrı Gür Stadyumu yanında düzenlenen "Cumhurbaşkanı Mersinlilerle Buluşuyor" etkinliğinde halka seslenen Erdoğan, konuşmasına Mersin’e 12 yılda yapılan hizmetleri anlatarak başladı. “Mersin herhangi bir şehir değildir. Mersin Türkiye’nin özetidir” diyen Erdoğan, “Biz Mersin’e hiçbir zaman verdiği oya, siyasetteki tercihlerine göre bakmadık. Biz Mersin’e hep gönül gözüyle baktık” diyerek, önümüzdeki süreçte kentte yapılacak yatırımları anlattı. Mersin-Adana yolunu yeniden yapacaklarını belirten Erdoğan, “İnşaatı kısa bir süre sonra başlıyor. 12 yılda biz Mersin’e 14 katrilyon yatırım yaptık. Çukurova Bölgesel Havalimanı’nı ne kadar istediğinizi biliyorum. Yüklenici firmanın yaşadığı sorunlar yüzünden bu proje gecikti. Şimdi yeni bir formül bulduk. İnşallah gecikmeyi de telafi edecek şekilde Mersin’i mutlaka bu hizmete kavuşturacağız. Bizzat takip ediyorum” diye konuştu.
“İNANIYORUM Kİ, MERSİN DE BİZİM YANIMIZDA OLACAK”
Mersin-Antalya yolunu ‘çile yolu’ olarak tanımlayan Erdoğan, bu yolun da 37 kilometrelik bölümü dışında tamamının yıl sonuna kadar hizmete açılacağını bildirdi. Adana-Mersin demiryolunu yenilediklerini, şimdi bu yolu hızlı tren standardına çıkaracaklarını ifade eden Erdoğan, Mersin’in hızlı tren hattına bağlanacağını dile getirerek, Mersin'i 2023'e hazırladıklarını söyledi. Erdoğan, “Başbakanlığım döneminde sizlere ne kadar yakın olduğumu biliyorsunuz. Cumhurbaşkanlığım döneminde de hep Mersin’in, Mersinlinin yanında olacağım. İnanıyorum ki, Mersin de bizim yanımızda olacak” ifadelerini kullandı.
Mersinlilerden 7 Haziran’da sandıklara sahip çıkmalarını da isteyen Erdoğan, “7 Haziran’da Mersin, tarihindeki en yüksek katılımla sandıkları patlatıyor muyuz? Mersin, Yeni Türkiye’yi inşa ediyor muyuz? Yeni anayasayı istiyor muyuz? Başkanlık sistemini destekliyor muyuz? Maşallah, Asab-ı Kehf’in şehrine de bu yakışır” şeklinde konuştu.
“MÜSLÜMAN SOKULDUĞU DELİKTEN BİR DAHA SOKULMAZ”
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun imam hatip okullarını kapatacaklarını söylediğini aktararak, “Kayseri’ye gidiyor, ‘hayır bizim böyle sözümüz olmadı’ diyor. Peki, 1+8+3 ne demek? Orta kısımları kapatmak demek. Biz bu oyunu dün gördük. Müslüman sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Biz sizi iyi tanıyoruz. 600 bin öğrenci vardı. Orta kısımlar kapatılınca 60 bine düştü. Şimdi orta kısımları açtık, öğrenci sayısı 60 binden 1 milyona çıktı. Kılıçdaroğlu’nu rahatsız eden bu, HDP’yi rahatsız eden bu. Bizim canımız yandı canımız. Ben bir imam hatip mezunuyum. 4 çocuğum da imam hatip mezunu. Öz yurdunda garipsin, öz vatanında ‘parya’ dediler bize. Ben çocuklarımı üniversiteye sokamadım bu ülkede. Bu zulüm değil mi? Bu ayrımı niye yaptılar? Başı açık, başı örtülü, bırak ya bunların hepsi bu ülkenin evladı. Niye bunların ayaklarına pranga vuruyorsun? Sabreden kişi zafere ulaşır. Biliyorum çok acı çektiniz, sabrettiniz ama neticede zafer geldi” diye konuştu.
“BU PAZAR BİR KIRILMA NOKTASIDIR”
Gençlere seslenen Erdoğan, çok çalışıp istedikleri üniversiteye girerek bu ülkeye hizmet vermelerini istedi. “Milli ve manevi değerlerine sahip bir nesil olarak görüyorum sizi, böyle görmek istiyorum” diyen Erdoğan, şöyle sürdürdü:
“Onun için bu pazar bir kırılma noktasıdır. Bu pazarın bu noktada çok büyük önemi var. Her seçimde ittifaklar kuruluyor değil mi? Birisi çıkıyor diyor ki, ‘Kabe’miz Taksim’dir.’ Bir diğeri de geçmişte, ‘Kabe Arap’ın olsun, bize Çankaya yeter’ diyordu. Ama bizim Kabe’miz Mekke’dir. Farkımız bu. Onların durumu da bu. İstiyorum ki, bugün bitti 3 gün bir gayret, 3 gün çalışacağız ki, pazar bir kırılma noktası.”
“BU DEFA HAYRET VERİCİ BİR KOALİSYON VAR
Muhalefet partilerinin aynı kampanyayı yürüttüklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Gerçekten bu defa hayret verici bir ittifak var. Endişe veren koalisyonlar var. Biz buna eski Türkiye Koalisyonu diyoruz. Çünkü biz ‘Yeni Türkiye’ dedikçe, onlar ‘eski Türkiye daha iyiydi’ diyor. Milletle devleti karşı karşıyla getiren eski Türkiye’yi Mersin çok iyi bilir. Bu koalisyonda kimler var? Ana muhalefet. Hemen arkasında milliyetçi olduğu iddiasındaki parti. Onun hemen yanında da bölücü örgütün güdümündeki parti var. Aynı şeyleri söylüyorlar. Aynı kampanyayı yürütüyorlar. Amblemlerini kapatın, sesleri değiştirseniz hangi kampanya kimin, hangi konuşmayı kim yapıyor bilemezsiniz.”
Bunların dışında ortada gözükmeyenler de olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ortada gözükmeyenler kim? Paralel örgüt. Pensilvanya bu seçimde çok aktif. Dağ taş dolaşıyorlar. Bu partilerin hepsiyle içli dışlı. Yeri geliyor terör örgütüyle içli dışlı, yeri geliyor milliyetçisiyle, yeri geliyor ana muhalefetiyle. Ama onları bu da kurtaramayacak. 99’da üst akıl emir verdi. Türkiye’den kaçıp gitti. Niye bu ülkeden kaçıp gidiyorsun? Üst akıl talimat verdi. Pensilvanya’ya yerleşti. Bu hoca, vaiz, maşallah saltanat orada yerinde. İnzivaya çekilecektin de bir hoca efendiysen niye Mekke’ye, Medine’ye gitmiyorsun da Amerika’ya gidiyorsun? Ne işin var orada? Milletimizi bu musibetten kurtarana kadar ne demiştim başbakanken inlerine gireceğiz. Girdik mi? Onlar kaçıyor biz kovalıyoruz. Baş imam kaçtı. Şimdi küçük imamlar da kaçıyor. Bunlar mihrapları terk edip gidiyorlar” dedi.
“HER YERİN GAZETE OLSA, HER YERİNDEN KİN KUSSAN AVUCUNU YALARSIN”
Bölücü örgütün ise açıkça eş başkanlarına oy istediğini, vermeyenleri tehdit ettiğini dile getiren Erdoğan, bu seçilerde oyunun bir de dış ayağı olduğunu dile getirerek, Türkiye ve kendisi hakkında yazı yayınlayan yabancı gazeteleri sert dille eleştirdi. Erdoğan, şunları söyledi:
“Amerika’daki, İngiltere’deki gazeteler, dergiler hep bir ağızdan aynı şeyleri söylüyorlar. Hedeflerinde biz varız. New York Times diye bir gazete var. Bu, kimin nerede olduğunu göstermesi bakımından çok önemli. Bu gazete Sultan Aldülhamit’e suikast yapıldığında bunu büyük bir heyecanla duyurmuştu. Rahmetli Menderes'in idamına yol açan darbeyi de yine heyecanla karşılamıştı. Özal'ın ölümünü de bin bir hakaretle haber yapmıştı. Şimdi de gözü bize dikmişler. Her yerin gazete olsa, her yerinden kin kussan avucunu yalarsın. Biz bir şeye teslim olmuşuz, bir şeye inanmışız, kefenimizi giymişiz ve bu yola böyle çıkmışız. Aynı şekilde 2011’de CHP’ye destek veren The Ekonomist, bu dergide bu defa bölücü örgütün güdümündeki partiye oy verme çağrısı yapıyor. Aynı şekilde The Guardian gazetesi de ‘Türkiye’de anayasa değişsin ama bunu Erdoğan yapmasın’ diyor. Şu anda o anayasayı kim yapacak, millet. Yüzde 52 ile oy vererek cumhurbaşkanı yaptığı kişiden niye rahatsız oluyorsunuz? Bizi Menderes’in, Mursi’nin akıbetiyle tehdit edenlerin aklı nereden aldıklarını görüyor musunuz? Yeni anayasa talebimizin kimleri, nasıl korkuttuğunu görüyor musunuz? Eski Türkiye koalisyonun arkasındaki desteği görüyor musunuz? Evlatlarımızın geleceğini bu şer ittifaklara bırakacak mıyız? Bunlara değil ülkenin istikbalini, 5 koyunu dahi bırakamazsınız.”
“EY BAHÇELİ NİYE MEYDANLARDA DOLAŞIYORSUN?”
MHP lideri Devlet Bahçeli’ye de yüklenen Erdoğan, MHP-DSP-ANAP koalisyon hükümetinin kendilerine 23,5 milyar dolar borç bıraktığını kaydeden Erdoğan, “Çıkıyor hala bu Bahçeli ileri geri konuşuyor. Sayın bahçeli biraz haddini bil. Bize nasıl bir Türkiye bıraktın. Eğer bu ülke bunların elinde kalsaydı yanmıştık. Ey Bahçeli sen niye meydanlarda dolaşıyorsun? Siz 3,5 yıl dayandınız, kaçıp gittiniz. Yönetemediniz. Öyle kuru kuruya milliyetçilik olmaz. Milletime gerçekleri göstermek için meydanlardayım. İşte bunun için Rabia’mıza sıkı sıkıya sahip çıkmalıyız. Bu Pazar onlara haddini bildirme günüdür” dedi.
Konuşmasının sonunda “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısının sözlerini Mersinlilere tekrar ettiren Erdoğan, platformdan eşi Emine Erdoğan ile birlikte kendisini izlemeye gelenlere içinde satranç takımı bulunan küçük paketler attı.
“BİZ BUNA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Kürtlerin yeni bir vesayetin karanlığına sürüklendiğini belirterek, “Bu ülkede bir dönem tek parti eliyle ‘makbul Türk’ üretmeye kalktılar. Şimdi de bölücü örgüt ve güdümündeki parti eliyle ‘makbul Kürt’ üretmeye çalışıyorlar. Biz buna da izin vermeyeceğiz. Tek partinin ‘makbul Türk’ projesini başına geçiren bu millet, ‘makbul Kürt’ projesini de yerle yeksan edecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’de Tevfik Sırrı Gür Stadyumu yanında "Cumhurbaşkanı Halkla Buluşuyor" programında Mersinlilere hitap etti. Sandıkta hile yapıldığı iddialarına ilişkin Erdoğan, “Neymiş, sandıkta hile yapılıyormuş. Tabi onların aklına sandık deyince 1946 seçimlerinin sandığı geliyor. Hani şu açık oy gizli tasnif usulüyle milletin önüne konan sandık var ya, akıllarında işte o sandık var. Yani oyunuzu açık kullanıyorsunuz, görecekler. Sayımı gizli yapıyorlar. Niçin biliyor musunuz? CHP ancak o şekilde sandıktan çıkabiliyordu da onun için” diye konuştu.
“HİLE DİYENLER, KENDİ BAŞARISIZLIKLARINA ŞİMDİDEN KILIF UYDURMAYA ÇALIŞANLARDIR”
Hile arayanların 1946 seçimlerine bakmalarını isteyen Erdoğan, “Sandıklara jandarma zoruyla el koyan CHP’ye baksınlar. Millete yapılan baskılara baksınlar. 14 Mayıs 1950 seçimleri bu ülkede ilk defa gizli oy, açık tasnif usulüyle yapılan seçimlerdir. Zaten o günden beri de CHP doğru dürüst bu ülkede iktidar yüzü göremedi. 1950 seçimlerinde sandıklarda hile değil, millet vardı. 1950 seçimlerinin sandığında geleceğine ilk defa umutla bakmaya başlayan gençler, yürekleri teneffüs ettikleri havanın heyecanıyla çarpan insanlar vardı. Ben bugün Mersin’i öyle görüyorum. Onun için herkes müsterih olsun. Bu ülkede sandıkta hile yapmaya bunların gücü yetmeyecek” ifadelerini kullandı.
Sandıktan çıkan sonucun her partinin elinde zaten olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu sonuçların birleştirilmesi de hakim teminatı altında ve itiraz yolları açık olarak yapılıyor. Elindeki sandık sonucuyla birleştirme tutanağındaki sandık sonucu farklı gören parti, gider itirazını yapar ve oylar yeniden sayılır. Seçimde her şey bu kadar açık, bu kadar şeffaf yürüyor. Buna rağmen hile diyenler kusura bakmasınlar, kendi başarısızlıklarına şimdiden kılıf uydurmaya çalışanlardır.”
“BU FAŞİST KÜRTLERİN ELİNDEN DİĞER KÜRTLERİ KURTARMAYA GELİYORUZ”
Erdoğan, “Ama bu seçimde bir sıkıntımız var” diyerek, şunları söyledi:
“Tek parti döneminin özentisi içindeki bir parti yeniden 1946 sandığını horlatmanın gayreti içerisinde. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki vatandaşlarımızı baskı altına alarak, tehdit ederek, kendilerinden başka hiç kimsenin o sandıktan çıkmamasını sağlamaya çalışıyorlar. Seçim çalışmaları sırasında da bu faşist yüzlerini her fırsatta ortaya koydular ve Güneydoğu’da, Şırnak’ta insanları öldürdüler. 50 kişiyi sokağa döktükleri insanlar vasıtasıyla öldürdüler. Bunu yapan kim? Terör örgütünü arkasına alan partinin eş başkanı. Çıkmış şimdi meydanlarda dürüstlükten bahsediyor, barıştan bahsediyor. Sen kim, barış kim? Sen kim, dürüstlük kim? Bunlar insanlıktan nasibini almamış, bunlar terörü maalesef teşvik edenler. 15 yaşındaki Yasin Börü’yü 3. kattan atmak suretiyle bıçaklayıp ondan sonra da arabayla üstünden geçerek şehit edenler bunlar değil mi? Utanmadan, sıkılmadan diyor ki, ‘ben böyle bir şey talep etmedim.’ Ölen kim? 50 Kürt. Öldüren kim? Yine Kürt. Kürt kardeşlerime sesleniyorum; sizi bu zalimlerin, bu faşist Kürtlerin elinden biz diğer Kürtleri kurtarmaya geliyoruz. Bizim mücadelemiz bu.”
“ŞİMDİ DE MAKBUL KÜRT ÜRETİLMEK İSTENİYOR”
“Bunlar, benim samimi Kürt kardeşlerimin dostu değil. Onların dostu biziz. Onlara hizmeti veren biziz. Biz 78 milyon ile bu ülkede yaratılan yaratandan ötürü sevdik” diyen Erdoğan, şimdi de evleri işaretlediklerini söyledi. Erdoğan, “Biz bu işaretleme işini tarihten hatırlıyoruz. Söze gelince mağdur insanların haklarını savunduklarını söyleyenler, ellerine güç geçince kendilerinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımayacaklarını gösteriyorlar. Ey benim Kürt kardeşlerim, buradan açıkça söylüyorum; eğer bu seçimde bölücü örgüte ve onun güdümündeki partiye karşı güçlü bir duruş ortaya koymazsanız inanın bana bunlar size hayatı zindan ederler” şeklinde konuştu.
Bugün ‘makbul Kürt’ üretmeye çalışıldığını dile getiren Erdoğan, “Dün başka bir ırkçılık adına size tahammül edemiyorlar, evinizde, iş yerinizde, köyünüzde, mahallenizde sizi taciz ve tahkir ediyorlar. Bugün bir başka ırkçılıkla aynı yollara tevessül ediyorlar. İsimler farklı ama kafa aynı. Biz 12 yıldır işte bu kafayla, bu zihniyetle mücadele ederek bu günlere geldik. Dün köy yakan, yargısız infazla yaptığımız mücadeleyi bugün bölücü örgütün uzantılarına karşı veriyoruz. Çünkü bugün bölgedeki insana aynı zulmü bunlar yapıyor. Dün devlet adına bölge insanına zulüm yapılıyordu, bugün örgüt adına, onun güdümündeki parti adına zulüm yapılıyor. Biz zulmün, baskının, kan dökenlerin yanında değil, hep milletimizin yanında yer aldık. Demokrasi adını ağızlarından düşürmeyip faşizmin en sefil örneklerini sergileyenlere karşı milletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz. Devlet zulmünden kurtardığımız kardeşlerimizi örgüt zulmüne terk etmeyeceğiz” dedi.
“KÜRT KARDEŞLERİMİN BÖYLE BİR ZİLLETİN İÇİNE İTİLMESİNE GÖZ YUMMAYACAĞIZ”
Kürtlerin yeni bir vesayetin karanlığına sürüklendiğini de kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu ülkede bir dönem tek parti eliyle ‘makbul Türk’ üretmeye kalktılar. Makbul Türk neydi biliyor musunuz? Tüm değerlerinden kopartılmış, tarihine, kültürüne yabancılaştırılmış, kendi milletine küçümseyerek bakan bir dünya yurttaşı modeliydi. Milletimiz, rahmetli Menderes’e, rahmetle Özal’a, son olarak da bize verdiği destekle bu oyunu bozdu. Şimdi de bölücü örgüt ve güdümündeki parti eliyle ‘makbul Kürt’ üretmeye çalışıyorlar. Peki, makbul Kürt nedir? Kabe olarak Taksim’i bilen, Diyanet’i kaldırmak isteyen, imam hatiplere karşı, kuran kurslarına karşı, elimde gösterdiğim Kürtçe mealli Kuran’a karşı ve bütün bunların karşısında her türlü sapkınlığın yanında duran Kürt’tür. Biz buna da izin vermeyeceğiz. Bu ülkenin tarihinin, inancının, kültürünün ayrılmaz parçası olarak Kürt kardeşlerimin böyle bir zilletin içine itilmesine göz yummayacağız. Tek partinin ‘makbul Türk’ projesini başına geçiren bu millet, ‘makbul Kürt’ projesini de yerle yeksan edecektir. Mersin Pazar günü bu oyunu bozuyor mu? Milli iradeye sahip çıkıyor mu?”