Ebeveynliği mükemmel yapmanın tarifi bulunmuyor
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Kevser Şerefoğlu Danış:- "Değişen dünyada anne ve baba olmak da değişime uğruyor. Özellikle sosyal medyada mükemmel annelik, mükemmel aşk, mükemmel evlilik görüntüleri çoğaldı
İSTANBUL (AA) - Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Kevser Şerefoğlu Danış, değişen dünyada anne ve baba olmanın da değişime uğradığını belirterek, "Özellikle sosyal medyada mükemmel annelik, mükemmel aşk, mükemmel evlilik görüntüleri çoğaldı. Görüntünün en iyisini verme halini artık neredeyse her alanda yapıyoruz. Oysaki mükemmel bir anne baba yoktur. Ebeveynliği mükemmel yapmanın da tek bir tarifi yok." ifadelerini kullandı.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Kadın Araştırmaları Dergisi öncülüğünde, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, İbn Haldun Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi iş birliğiyle “Değişen Dünyada Ebeveynlik” temasıyla “6. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi” düzenlendi.
Kongre Düzenleme Kurulu üyesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Danış, değişen dünyada anne babalığın da değişime uğradığını, özellikle sosyal medyada “mükemmel annelik”, “mükemmel aşk”, “mükemmel evlilik” görüntülerinin çoğaldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Görüntünün en iyisini verme halini artık neredeyse her alanda yapıyoruz. Bir düğün töreninde ya da ebeveynlik rolümüzde. Oysaki mükemmel bir anne baba yoktur. Ebeveynliği mükemmel yapmanın da tek bir tarifi yok. Çünkü karşımızda tek bir çocuk da yok. Tek bir anne baba da değiliz. Her birimizin farklı duyguları, durumları var. Evladımızı ve ilişkimizi birey ve biricik kabul etmek ve mümkün olduğu kadar dış uyaranlardan azade olup, ebeveynliğimizi iyileştirme yolunda yapılmış doğru çalışmalara kulak kesilmek gerekiyor. En sonunda ise kendi biricikliğimiz özelinde kendimize çözüm bulmak, olması gereken şeydir.”
Danış, kongreyi neden “ebeveynlik” alt başlığında düzenlediklerine ilişkin, “Toplum sosyolojisinde konuşulacak çok fazla konu var fakat bugün ebeveynlik bütün inanışlarda, bütün bakışlarda çok tehdit altında olduğu hissedilen bir konu. Bu nedenle kongrede bu konuya eğildik. Kendi geçmişindeki aile olma biçimi ve ailevi ilişkilerinde tespit ettiği sorunları ebeveyn olarak uygulamaktan kaçınmak isteyen ama bunu nasıl yapacağını bilmeyen insanlar var. Biz ebeveynliği konuşurken bir taraftan da kadının hem çalışıp hem çocuk yetiştirme konusunda yalnız kaldığı söyleminin üst perdesine geçmek istedik. O da şu; babalar artık işin içinde olmak istiyorlar. Onlara duygusal anlamda da inanç anlamında da pratikte de yer açmamız lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Kadınların aile içindeki tüm süreçlerde her zaman daha aktif rol oynadığına, erkeklerin ise geri planda kaldığına işaret eden Danış, “Bir çocuğun doğum süreci, evlilik hazırlıkları ve benzeri süreçler genellikle kadın çevresinde gelişen olaylardır. Bir kız çocuğunun tüm bunlarla ilgisi çok erken yaşta başlar. Ailedeki her türlü ilişki biçiminden haberdardırlar. Erkekler ise bu noktada çok sermayesizler. Erkek çocuk yetiştirirken, aile içi olaylara ön hazırlık süreçlerini kendi ailesinde görmüş, modellemiş erkek çocuklarının yetiştirilmesi, pek çok yeni dönem ailesinin yarasının merhemi. Kongreyi hazırlarken yaptığımız saha çalışmalarında bunu fark ettik.” ifadelerini kullandı.
- “Ebeveyn olmayı seçmeyiz, bu bize verilmiş bir emanettir”
Danış, aile kurumuna dair problemlerden birinin de aile kuramayan veya çocuk edinemeyen insanların kendini gerçekleştirememiş algısına maruz kalması olduğunu belirterek, “Ebeveyn olmayı biz seçmeyiz. Anne-baba olmak bize verilmiş bir emanettir, mukadderattır. Ama biz uzun süredir ‘emanet’ bakışını hissetmiyoruz. Aile kurma üzerine yapılan baskılar, yönlendirmeler, gerçekleştiremediğimiz hayallerimizi çocuklarımız üzerinde denemeler, ebeveynliği emanet olarak görmediğimizin bir belirtisi.” değerlendirmesinde bulundu.
Emanet düşüncesini benimsemeyenlerin çocuk sahibi olmayı bir başarı, beceri olarak görme yanılgısına kapıldığını ifade eden Danış, şunları kaydetti:
“Bir ebeveyn olarak şundan çok eminim. Çocuğumda gördüğüm her bir davranış benim yansımam. O aynaya baktığımda neleri daha iyi yapmam gerektiğini görüyorum. Bu bir sınama ve imtihan vesilesi. Kongrenin açılışında da belirtildiği gibi ebeveynliğin eğitimi içeren bir süreç olması gerekiyor. Bu eğitim bana, karşımdaki kişinin ben olduğum bilgisini veriyor. Benim kurgulayabileceğim, hayallerime göre yön verebileceğim biriyle muhatap olmadığımı bu eğitimle anlıyorum. Kongrenin en önemli çıktılarından biri kolay ulaşabileceğimiz, farklı görüşlerle şekillenmiş eğitim süreçlerin arttırılması fikri oldu.”
Danış, ebeveynliği bir yol arkadaşlığı olarak gördüğünü aktararak, “Benim için ebeveynlik, emanete, kendi kabiliyet ve yaratılış özelliklerine göre yolunu bulana kadar göz kulak olmak, yol arkadaşlığı etmektir. Zamanımızda birçok şey değişiyor, farklılaşıyor. Ebeveynlik de etkileniyor ama bunlar işin içinden çıkılmaz noktalar değil. Herkesin payına düşen öğrenmeler var. Geçmişe bakarak gelecekle ilgili doğru karar alma mekanizmaları kurmak, kendimizi yetiştirmek gerekiyor.” açıklamasını yaptı.