Deniz Zeyrek: “Türkiye’de en güvenilir kurum; Meteoroloji, medya ilk 10’a bile giremedi”
Gazeteci Deniz Zeyrek, son yapılan bir araştırma sonucuna göre, medya sektörünün güvenirlilik bakımından ilk 10’a dahi giremediğini, en güvenilir kurumun ise Meteoroloji olduğunu söyledi.
Tacettin DURMUŞ
Sözcü Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, memleketi Kars’ta Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin yürütücülüğünde Eylül ayında başlatılan "COMET: Türkiye'de Anlamlı İfade Olanakları Yaratmak" projesi kapsamında, Kafkas Üniversitesinde Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde öğrenim gören gençlerle ‘Medya ve Güven’ konulu söyleşi gerçekleştirdi.
Tıp Fakültesi Konferans Salonunda "Medya Karavanı" adı altında öğrencilerle söyleşi yapan hemşerimiz Zeyrek, son yapılan bir araştırma sonucuna göre, medya sektörünün güvenirlilik bakımından ilk 10’a dahi giremediğini söyledi. Zeyrek yapılan araştırmada Meteoroloji Genel Müdürlüğünün Türkiye’de en güvenilir kurumların başında geldiğine dikkat çekti. Zeyrek, güvenilirlilik sıralamasında ilk 10’a giren diğer kurumların ise sırasıyla Türk Hava Kurumu, Türk Silahlı Kuvvetleri, devlet hastaneleri, devlet okulları, Orman Genel Müdürlüğü, devlet üniversiteleri, polis ve emniyet teşkilatı, belediyeler ve 10. sırada ise devlet bankalarının olduğunu söyledi.
‘MEDYA’ VE ‘GÜVEN’ SÖZCÜKLERİNİN YAN YANA GELMESİ ÇOK ZOR
Gazeteciliğe nasıl başladığını ve bu günlere nasıl geldiğini de kısaca aktaran Deniz Zeyrek, daha sonra Türkiye siyasetini takip etmeye başladığını ve Türkiye’de medya ve gazetecilik mesleğinin zorluklarından bahsetti.
Günümüzde ‘medya’ ve ‘güven’ sözcüklerini yan yana getirmenin eskisi kadar kolay olmadığını da dile getiren Zeyrek: “Medyanın asli görevinin başında kişinin temel hak ve özgürlüklerinden olan düşünce özgürlüğü diye tanımladığımız alanda hizmet vermesi gelir. Bunun en önemli ayağı da halkın haber alma özgürlüğüne katkında bulunmasıdır. Bu yönde gazetecinin çok önemli görevi ve sorumluluğu var. Biz bunu yerine getirmeye çalışıyoruz. Halkın kendisinin lehine veya aleyhine yaşanan gelişmeleri bilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle de gerçekleri su yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Ama yinede çok başarılı olduğumuzu söyleyemiyorum. Bunun nedenleri ise medyadaki sahiplik yapısından tutun da siyaset - medya, iş dünyası ile medya ilişkileri gibi hepsini bir araya getirdiğimizde maalesef görevimizi tam anlamıyla hak edildiği gibi yapamadığımızı söyleyebilirim. Türkiye’deki en güvenilir kuruluş Meteoroloji Genel Müdürlüğü olmuştur. Çünkü son yıllarda teknoloji de gelişti. Daha fazla uydu var ve dünya daha fazla gözlenebiliyor. Hava akımları daha iyi takip edilerek gerçeğe yakın tahminler yapılıyor. Ama basın ilk 10’a bile giremiyor. Ne yazık ki ‘medya’ ve ‘güven’ sözcüklerini yan yana getirmek eskisi kadar kolay değil. Çünkü ben gazetecilik okumadım. Kimya mühendisliği ve biyoloji okudum. Gazeteciliği sahada öğrendim. Ama teorisini alaylı gazeteci olarak merakımdan okuyarak ve yazarak gazeteciliği öğrendim.
GAZETECİLİK VE MEDYA SEKTÖRÜ, GÜVENİLİR KURUMLAR SIRALAMASINDA İLK 10’A BİLE GİREMİYOR
Kafkas Üniversitesinde de olduğu gibi bazı üniversitelerimizde basın ve halkla ilişkiler fakülteleri ve gazetecilik bölümleri var. Halkla ilişkiler bölümlerinde okuyanlar, siyasetçilerin danışmalığını da yaparlar. Siyasi kampanyalar yürütürler, onların propaganda yapmalarına da katkıda bulunurlar. Şirketlerinin tanıtımlarını yaparlar. Ya da gazetecilik yaparlar. Gazeteciliğin ilk 10’a girememesinin nedeni ise; biz gazetecilik kısmını ihmal ettiğimizden kaynaklanır. Artık sadece halkla ilişkiler ve propaganda kısmındayız. Eğer hükumete yakın değilsen, hükumeti övmüyorsan, birileri seni etiketliyor. Muhalif veya hain diyorlar. Ya gazetecilik yapacaksın ya da hedef haline geleceksin. Birçok nedenden dolayı gazeteciler hayatta kalma içgüdüsüyle ve işini kaybetme kaygısıyla oraya doğru yönlendirilmek durumumda kalabiliyor. Dolayısıyla gazeteciler kendilerini rahat olmak zorunda hissediyor. Böylece objektifliklerini kaybedebiliyorlar. Böylece iktidardan yana olunca muhalefetin güvenini kaybediyorlar. Veya tersi oluyor. Bu nedenle de bu tür anketler yapıldığında gazetecilik ve medya sektörü güvenilir kurumlar arasında ilk 10’a bile giremiyor.
GAZETECİ, GERÇEĞİ OLDUĞU GİBİ AKTARMAYI, BİR YÖNTEM OLARAK BENİMSEMELİ!
Bir haber yazarken adil olmak gerek. Yani bir haber yazarken ne kadar adil olabiliyorsunuz! Adil değilseniz ve sadece bir tarafı tutuyorsanız insanlar size güvenmiyorlar. Haberin hikayesinin tamamını yazmak zorundasınız. Bir olay olduğunda, o olayın haberini yazdığınızda okuyucuların görmek istemediğini yazmazsanız halk size güven duymaz. Toplumun çıkarlarını ve haklarını düşünmeden haber yapıyorsanız, insanlar size güven duymaz. Ayrıca gazeteci yaptığı haberin kaynağını yazmak sorundadır ve gazeteci haberinin en az 2 kaynağa dayatması gerekir. Kaynağınız güvenilir değilse siz de güvenilir değilsinizdir. Gerçeği olduğu gibi aktarmayı bir yöntem olarak benimsemişseniz sizi yanıltacak ya da yalancı durumuna düşürecek tek şey kaynağınızdır. Ekonomi kötü ise bazı gazete ve gazeteciler bu durumu ‘ekonomi uçuyor, enflasyon düştü, işsizlik bitti’ diye okurlarına servis ediyorsa evine ekmek götüremeyen vatandaş size inanmaz ve gazeteci olarak güveninizi kaybedersiniz. Sağlı – sollu iktidar yanlısı veya karşıtı medyanın böyle bir güven sorunsalı vardır. Biz bu güveni artırmak için elimizden gelini yapıyoruz. Ben şahsım adına elimden geldiğince objektif olmaya çalışıyorum ama gerçekleri anlatmak bile iktidarı üzdüğü için sizi otomatik olarak muhalif diye etiketleyebiliyorlar. Objektif olmak, doğruları söylemeyi gerektirir. Doğrular bazen güç odakları açısından rahatsız edici olabilir. O zamanda güç odakları sizi muhalif diye nitelendirir.”şeklinde söyleşisini sürdürdü.
COMET PROJESİ HAKKINDA:
Öte yandan COMET Projesi koordinatörü Nermin Pınar Erdoğan, ‘Medya Karavanı’nın Türkiye'de ifade özgürlüğünün arttırılması için başlatılan COMET projesinin bir parçası olduğunu açıklandı. Karavan’ın aralarında Kars’ın da bulunduğu 8 ile gideceğini belirten Erdoğan, bu şehirlerde yerel gazetecilerin sorunlarını dinleyeceklerini, söyleşiler gerçekleştirerek medyaya güven konusunda bir tartışma yapılmasını sağlayacaklarını, nihayetinde bu sorunlara çözüm sunmak için de bir siyasa önerisi hazırlayacaklarını belirtti.
Kars’ta bazı gazeteciler ile de bir araya geldikten sonra Karslı gazeteci Deniz Zeyrek’in proje kapsamında Kafkas Üniversitesi öğrenicileri ile söyleşide bir araya geldiklerini belirten Nermin Pınar Erdoğan,"COMET: Türkiye'de Anlamlı İfade Olanakları Yaratmak" projesi, Özgürlük Araştırmaları Derneği'nin yürütücülüğünde Eylül ayında başlatıldı. Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü (IRI) fon sağlayıcı kurum. Bu çerçevede öncelikle Ankara ve İstanbul’da gazeteci ve yöneticilerle buluştuk, sorunları dinledik. Ardından hukukçular, akademisyenler ve gazetecilerden oluşan bir çalışma grubu oluşturuyoruz.
Kars'ta yaptığımız bu etkinlik, Medya Karavanının ilk etkinliğiydi. Ardından Antalya, Kocaeli, Aydın, Hatay, Diyarbakır, Samsun ve Eskişehir'e gideceğiz. Bu şehirlerde bize çalışma grubundan temsilciler de eşlik edecek.
Tüm bu ziyaretlerin ardından çalışma grubu ile bir araya geleceğiz ve bir siyasa önerisi hazırlayacağız. Gazetecilerin yaşadığı sorunların önlenmesi için ne gibi önlemler alınabilir, ne tür çözümler geliştirilebilir, bunu bir öneri metni haline getireceğiz.
Bu öneri TBMM başta olmak üzere tüm ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılacak ve umuyoruz bazı sorunların çözümü için bir vesile olacak.
Kars'taki etkinliğe bizimle beraber Özgürlük Araştırmaları Derneği'nden Barış Yardımcı, Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsünden Nazım Arda Çağdaş ve Ilıja Vojnovic, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneğinden Aslı Ece Koçak katıldı.