Çanakkale'nin gölgesinde Sarıkamış Harekatı
Serhat Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Alican Alibeyoğlu Çanakkale'nin gölgesinde Sarıkamış Harekatı başlıklı bir yazı kaleme aldı. Alibeyoğlu'nun yazısı şöyle:
Şimdi; bu başlığı okuyunca bazı okuyucularımız
hatta tarihçilerimiz fevri bir sinir atağı geçirebilir..
Ancak, gerçekleştirilen anma programları
şehitlerimizi yad etme biçimi bu başlığı doğruluyor..
Elbette şehit sayımızla övünmek ve öncelik istemek gibi
düşüncesiz bir evhama ve küstahlığa kapılmıyoruz.
Efendim şurada daha azdı burada daha çoktu söylemleri yanlış
ama tarihi de araştırmak gerekmez mi sizce..?
Geçtiğimiz günlerde,
Sarıkamış harekatının 105. yılı anma programını gerçekleştirdik.
Mutlaka yapılması gereken, ama yeterli mi ? sorusunu da
beraberinde getiren bir anma programı..
Her yıl 18 Mart tarihinde
Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü devletin zirvesinin
katılımıyla kutlanıyor.
Savaşa katılan ülkelere davetiyeler gönderiliyor,
savaşta hayatını kaybedenlerin torunları
Çanakkale'de dua ediyor.
Dünyaya Çanakkale'den barış mesajları veriliyor..
Geçtiğimiz günlerde bir yazı okumuştum;
Kafkas Üniversitesinde değerli bir akademisyen olan
Doç. Dr. Yaşar Kop, şöyle bir ifade kullanmıştı:
"Çanakkale Zaferi, Sarıkamış Harekatı'nın önsözüdür"
Bazı kaynaklar Çanakkale'de şehit düşen asker sayısını
250 bin civarında belirtse de;
bu rakam Genel Kurmay arşivlerinde 57 bin civarındadır.
Sarıkamış harekatında ise şehit sayısı daha da fazladır..
Peki; sınırları kanla belirlenmiş, on binlerce şehidi bağrında barındıran
Sarıkamış yeteri kadar hatırlanıyor mu ?
Sahi biz şehitlerimizi anmak için ne yapıyoruz..?
Şehit aileleri ve gazilerimize yemek ikram ediyoruz
anma konuşmaları yapıyoruz,
(Ama onlardan birisine söz hakkı vermiyoruz)
Mevlit okutuyoruz,
ellerimizde meşalelerle onların anısına yürüyüş yapıyoruz.
Kahramanlık şiirleri okuyoruz ve kapanış.
Şimdi, biz buradan nereye, kime, ne mesajı verdik..
Üç günün ardından, dördüncü gün yine unutuluyorlar..
Neler yapılabilir ?
Evet, aslında sormamız gereken soru bu..!
Ne kadar yerinde ve doğru yapıyoruz anma programlarını.
Neden savaşa katılan halkların yakınlarını
ve o ülkelerin temsilcilerini davet etmiyoruz..
Tam da savaş çığırtkanları sahnedeyken
yüksek sesle barış mesajları vermiyoruz..
Neden bu anma programını sadece Sarıkamış yerine
tüm yurtta yapmıyor, yapılmasını sağlamıyoruz.
Biz, savaş tazminatı olarak verilmiş
ve 40 yıl işgal altında kalmış bu toprağın bekçileriyiz.
Gazilik madalyamız devletin kasasında olabilir
ama acılarımız da kayıplarımız da ilk gün ki kadar diridir..
Sarıkamış şehitlerimizi
rahmet ve minnetle anmaya devam ediyoruz...