Başbakan Yıldırım'dan İki Müjde Birden!
Başbakan Binali Yıldırım, esnaf ve iş verenler için vergi indirimine gidileceğini belirterek, mobilya ve beyaz eşyada KDV indiriminin Eylül sonuna kadar uzatılacağını söyledi.
İzmir'de bir televizyon programının canlı yayın konuğu olan Başbakan Binali Yıldırım, 30 Haziran 2016'dan sonra ödeme zorluğuna düşen esnaf için sigorta primi ve vergide yeniden yapılandırmaya gideceklerini, beyaz eşya ve mobilyadaki KDV indiriminin, konutta olduğu gibi eylül ayı sonuna kadar uzatıldığını müjdeledi.
Başbakan Binali Yıldırım, İzmir'de bir televizyon programının canlı yayın konuğu oldu. Özellikle anayasa değişikliğini içeren referanduma ilişkin tüm detayları tek tek anlatan Başbakan Yıldırım, program sonunda esnaflardan gelen mesajlar üzerine iki de müjde verdi. Başbakan Yıldırım, "Prim ertelemesi yaptık, borçları yeniden yapılandırdık ama bu yeniden yapılandırmaya bir ilave yapıldı.
2016 Haziran'dan öncekiler yeniden yapılandı. 2016 Haziran sonundan sonra, darbe girişiminden sonra işleri kötüye gidenler için bir imkan daha getiriyoruz. Meclis açılınca bunlar için de, yani 30 Haziran 2016'dan sonra ödeme zorluğuna düşen esnafımız için sigorta primi ve vergide yeniden yapılandırmaya gideceğiz. Bu yeni bir müjde. Konut, mobilya ve beyaz eşyada KDV indirimi yaptık. Beyaz eşya ve mobilyadaki KDV indirimi de konuttaki gibi eylül sonuna kadar uzatıldı" diye konuştu.
"Miting muhteşemdi"
Programın başında, dün İzmir Gündoğdu Meydanı'nda Evet Platformu tarafından düzenlenen mitingi değerlendiren Başbakan Yıldırım, "Miting muhteşemdi. Çok yoğun bir katılım vardı. Daha güzel olan; coşku fazlaydı, heyecan fazlaydı. Gündoğdu'nun gözü tutulmuştu ay yıldızlı bayrağımız ile. Cumhurbaşkanımız da memnun oldu" dedi.
"İzmir Marşı istiklal mücadelemizin marşıdır"
Başbakan Yıldırım, program sunucusunun "İzmir size ne ifade ediyor?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"İzmir ilklerin şehri. Kurtuluş Savaşı mücadelesi İzmir'den başladı ve düşmanın denize döküldüğü yer de İzmir. Türkiye'nin ekonomik stratejisinin belirlendiği şehir. İzmir ilk telefonun, telgrafın kullanıldığı, ilk demiryolunun yapıldığı, ilk ihracatın yapıldığı şehir. İzmir ilk çok partili hayata geçen şehir. İzmir'in ilkleri çok. İhracatı son 15 yılda 650 milyondan 8,5 milyara çıktı ama İzmir'in potansiyeli daha fazla. İzmir'de İzmirlilik kimliği var. İzmir'e gelenler 1,5 yıl içerisinde İzmirli oluyorlar. İzmir kimliğine sahip çıkıyorlar. İzmirliler birbirlerine karşı ister fakir ister zengin olsun, hoşgörü kültürü var. Kimse kimsenin ne yaptığı ne ettiği, ne giydiği, ne içtiği ile meşgul olmaz. İzmir'in kadınları daha dinamiktir."
Yıldırım, İzmir Marşı'nın İstiklal mücadelesinin marşı olduğunu ve herhangi bir ideolojinin marşı olmadığını söyledi.
"Tereddüdüm olmadı"
Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası referanduma gidilmesi konusunda "Zamanlama doğru muydu?" sorusuna da şöyle cevap verdi:
"Menderes'ten başlayan çok partili hayatımızın bütün dönemlerinde sistem sorunu hep gündemde olmuş. Bizim dönemde de atamalarda oldu. Bazı kanunların geri gönderilmesi oldu. Müsteşarımızı 3 ay atayamadım. Gönderdiğimiz kararnameler geri geldi. Biz bu krizleri biraz sineye çektik. Biraz sabrettik. Kararlılıkla işin oluruna baktık ama kriz devam etti. Millet iradesine dayanmayan hiçbir sistem başarılı olamaz, kalıcı olamaz. Bu sistem darbelerden sonra bu anayasalar oluştuğu için sanki bu sistemin işlememesi için gizli bir kuvvet var. Sistem iki başlılığı tanımlamış. İki irade tanımlamış. Biri gücünü kullanmaktan vazgeçecek. Halbuki devlette işlerin yürümesi için iradenin tek olması lazım. Bir iradenin yardımcısı olmak ayrı, kendi başına irade olmak ayrı bir şey. Biz 15 Temmuz'u yaşadık. Bu ülke uçurumun kenarından döndü. Millet rejimi, sistemi teröristlerin elinden aldı ve darbecilere darbeyi vurdu. Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti, zaten gündemde olan bu değişikliği Meclise getirdi, sonra da millete getirdi. MHP Türkiye'nin bir beka sorunu olduğu gördü. Başından beri bu değişikliğin içinde oldum. MHP ile olan görüşmeleri yürüttüm. Onların önerileri oldu. Nihayet olgunlaştırıp değişiklik teklifini Meclise verdik. Tereddüdüm olmadı çünkü ben sistemde yaşanan arızaları biliyorum. Nerede düzeltmeler yapılması gerektiğinin de tek tek üzerinde çalıştık."
"Yerli ve milli"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yerli ve milli olduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Başkanlık diye başladık. Sayın Bahçeli, 'Zaten başkan ama cumhurbaşkanı dersen cumhurun başkanı olur. Adına cumhurbaşkanlığı sistemi diyelim' dedi. Bu yerli ve milli. Bu bizim kendimizin. Özümüzün sistemidir. İlla başka bir yerden kopyalamak mecburiyetinde değiliz ki. Anayasa hukukçuları işe teorik olarak bakıyor. Biz olayların içinde yaşıyoruz. Bu sistem asıl kuvvetler ayrılığını netleştiriyor. Mevcutta kuvvetler ayrılığı yok. Vesayet odakları 363 milletvekili olan partiye cumhurbaşkanı seçtirmediler. Vesayet odaklarından kurtulmak için sistemi değiştirmek istiyoruz. Bu sistem baba ile oğlu birbirine düşürür. Bizim durumumuzu veri alamayız" açıklamasında bulundu.
"Görevini parti işine karıştırırsa önce kendi kaybeder"
Başbakan Yıldırım, "Cumhurbaşkanı aynı zamanda partinin genel başkanı olmazsa ne olur?" sorusuna da "Bu bir mecburiyet değil haktır. Partiye üye olabilme yetkisini verdikten sonra genel başkan olamazsın diye kayıt koymak özgürlüklere karşıdır. Kim olursa olsun, görevini parti işine karıştırırsa önce kendi kaybeder. İki dönem seçiliyor, anayasa dışına çıkarsa, toplum vicdanına uymayan tasarruflarda bulunursa kontrol mekanizmaları da var. Seçildin, 'ben istediğimi yaparım' diyemiyorsun. Anayasada yetkiler tek tek yazılmış. Seni bağlayan Meclis var. Soruşturma yetkisi var. İşin ucu boş bırakılmış değil. Cumhurbaşkanına sadece yürütme görevini yaparken kararname yetkisi veriliyor. Bu da günübirlik işler için veriliyor. Anayasa değişikliğinde, 'bir konuda kanun varsa cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz' diyor. Kararname kanuna aykırı ise kanun geçerlidir. Meclis her konuyu araştırabilir. Cumhurbaşkanı yardımcıları hakkında soruşturma yapabilir. Soruşturma sonucu yargılama olabilir. Meclis cumhurbaşkanını seçime zorlayabilir" yanıtını verdi.
"Partiye davet edeceğiz"
Mevcut sistemde cumhurbaşkanının yetkileri olduğunu ancak fiilen cezai sorumluluğu olmadığını kaydeden Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Eğer sorumluluğunuz yoksa yetki kullanmakta sınır tanımazsınız. Bu sistem sorumluluğu da berberinde getiriyor. Sadece cezai değil siyasi ve hukuki sorumluluk da getiriyor. Mevcut sistemde yargılama için 413 milletvekilinin oluru gerekiyor. Yenide 367 yetiyor. Mevcut sistemde doğru dürüst suçlayamıyorsunuz, yeni sistemde her şeyle suçlayabiliyorsunuz."
Başbakan Yıldırım, referandumda 'evet' çıkması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı partiye üye olması için davet edeceklerini de belirtti.
"Milletin seçtiği Meclis, yargıya üye seçemiyordu"
Anayasa değişikliğinin yargı ayağı hakkında da bilgiler veren Başbakan Yıldırım, "HSK 22 üyeden 14 üyeye düşecek. Şimdiye kadar Meclis işin içinde yoktu. Milletin seçtiği Meclis, yargıya üye seçemiyordu. Mevcutta hakimler kendi aralarında seçim yapıyor, belli bir grubun eline geçiyor. Şimdi Meclis 7 tane seçecek. 6 tanesini cumhurbaşkanı seçiyor. Milletin yargıdaki yansıması da teşekkül etmiş oluyor" ifadelerine yer verdi.