Bakan Arslan, “Bakü-Tiflis-Kars Projesi Sadece Ekonomik ve Ticari Değil”
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Kars Milletvekili Ahmet Arslan, Azerbaycan Demiryolları İdaresi Başkanı Cavid Gurbanov’u Kabul Etti
Bakan Arslan, Azerbaycan Demiryolları İdaresi Bakanı Cavid Gurbanov ve beraberindeki heyetle görüşmesi öncesinde yaptığı açıklamada, hedeflerinin, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye`nin ortaklaşa yürüttüğü Bakü-Kars-Tiflis Demiryolu Projesi`ni yıl sonuna kadar tamamlamak ve hizmete sunmak olduğunu dile getirdi.
Söz konusu projenin ulaştırma sektörü için önemine işaret eden Arslan, Marmaray`la, demir İpek Yolu’nu kesintisiz hale getirecek projeyle, Orta Asya`dan Avrupa`ya ham madde ve mamul madde hareketinin sağlanacağını belirtti.
Arslan, Bakanlık olarak sadece projenin inşaatıyla ilgilenmediklerini, gelecekte, iş birliği yaparak işletmenin en verimli nasıl kullanılacağına ilişkin diğer ülkelerle çalışmalar yürüttüklerini kaydetti.
Proje ile "iki devlet bir millet" olan Türkiye ve Azerbaycan`ın beşeri ve sosyal ilişkileri yanında ticari ilişkilerinin de gelişeceğini vurgulayan Arslan, şöyle devam etti: "Projenin dizel lokomotifle işletmeye açılmasından itibaren başlangıçta 3 milyon ton, kısa sürede 6,5 milyon ton, 17 milyon ton ve çok daha yüksek rakamlara ulaşılacağını öngörüyoruz. Bu yükün, Türkiye üzerinden hareketi ve her uğradığı noktada ayrı bir işlem görmesi bölge için de iki ülke için de çok önemli. Kars`ta mesela bir lojistik merkez öngörüyoruz, çalışmaları devam ediyor."
Azerbaycan Demiryolları İdaresi Bakanı Gurbanov da Başbakan Binali Yıldırım`ı ve Bakan Arslan`ı yeni görevleri dolayısıyla tebrik ederek, "Vatan, toprak, Türkiye uğruna yapacağınız işlerde Allah`tan yardım dilerim. Proje, bizi kardeş Türkiye ile birleştiriyor. Kökü bir, soyu bir, dili bir, dini bir olan Türkiye ile birleşmek bizim için çok önemlidir." diye konuştu.
"İşin ruhunu bilip insaflı eleştirmek lazım" Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Arslan, Osmangazi Köprüsü`nde araç geçiş garantisi hakkındaki tartışmalara yönelik bir soru üzerine, Yap-İşlet-Devret (YİD) modelinin Türkiye`de yıllardır başarıyla uygulandığını, hatta Türkiye`deki YİD modelinin Harvard Üniversitesi`nde doktora dersi olarak okutulduğunu söyledi.
Her YİD projesinde mutlaka garanti verildiğini vurgulayan Arslan, şöyle konuştu: "Biz projelerimizi piyasaya çıkarıyoruz, pazarlıyoruz, görevli şirketler geliyor, talipli oluyor. Sizin projeniz ekonomik değilse, fizibıl değilse, dünyada ekonomik krizin olduğu bir ortamda kabul görmezse bu projeleri yapamazsınız. Amaç, özel sektörle birlikte kamu kaynağı harcamadan bu yatırımları yapmak. Yatırım başladığı andan itibaren sizindir, özel şirketin değil. Özel şirket sadece görevli şirket olarak yapıyor ve sonrasında işletiyor. Biz hava meydanlarında da bunu yaptık. O da zaman zaman gündeme geliyordu bazı örnekleri için. Garanti olduğu için devlet para ödüyor, ancak 10 mislini de diğer yaptığı YİD`lerden garanti fazlası olarak aldı bugüne kadar. Görevli şirketin süresi dolduktan sonra bunları işletme için kiraya çıktık ve milyar dolarlara varan gelirler elde ettik. Osmangazi Köprüsü ve İzmir`e kadar olan 384 kilometrelik otoyol da aynı kapsamdadır. Sonunda bu devletindir, devletin olacak ve işletmesini kiraya çıktığımızda çok ciddi gelir elde edeceğiz."
Arslan, projenin finanse edilebilir olması için garantinin şart olduğuna işaret ederek, köprü ve otoyolun 4 etaptan oluştuğunu ve her etabın ayrı ayrı geçiş garantisi olduğunu söyledi.
Medyada diğer etaplar dikkate alınmadan sadece bir kesim üzerinden hesaplama yapıldığını belirten Arslan, "İşin ruhunu bilip biraz insaflı eleştirmek lazım. Osmangazi Köprüsü`nü de kapsayan Gebze-Orhangazi arasındaki kesimin ortalama günlük garantisi 40 bin araçtır. Yıl bazında hesaplanır, fazla ve eksik geçtiği günlerin ortalaması alınır, aradaki fark ödenir." dedi.
Arslan, toplam işletme süresi göz önüne alındığında topyekun kamu menfaatinin önemli olduğuna dikkati çekerek, köprü ve otoyol bittiğinde güzergahın tamamında oluşacak ekonomi ve katma değerin Türkiye`deki tüm vatandaşlara hizmet olarak geri döneceğini ifade etti. Körfezi dolaşmadan 4 dakikada geçmekle tasarruf edilen yakıt ve zamanın milli servetten tasarruf etmek anlamına geldiğini vurgulayan Arslan, "Lütfen, sadece güzergahın dar çerçevesinde, şu an hizmette olan 58 kilometrelik bir kısım düşünülmesin. Bizim için toplam katma değer, ülkemize faydası önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
"İstanbul`daki köprülerle fiyatı kıyaslamak doğru değil" Bakan Arslan, fiyatların yüksekliğiyle ilgili tartışmalara ilişkin ise dolar kurunun 1,3 lira olduğu dönemde ihaleye çıkıldığını, şu andaki kurun 2,90 lira civarında olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti: "Ücret olarak 35 dolar öngörülmesine karşın biz 25 dolara düşürdük. Amaç daha fazla geçiş, daha fazla cazip hale getirmek. Köprü geçişinde yüzde 18 olan KDV`yi yüzde 8`e düşürdük. Bu düşüş de vatandaşın lehinedir. Görevli şirket, yüzde 8 de olsa yüzde 18 de olsa bu KDV`yi sonuçta Hazine`ye aktarmak zorunda. 89 liralık ücret başka yerlere göre yüksek görünse de bu boyutta bir hizmetin geçen vatandaşlar için bir karşılığı olacaktır. İstanbul`daki köprülerle fiyatı kıyaslamak çok doğru değil. Bu bir rekabet ortamıdır. Vatandaşımız, şapkasını önüne koyacak ve hangisinin daha ekonomik olduğunu değerlendirecek."
Konuşmaların ve hediye takdiminin ardında, toplantı basına kapalı devam etti.