Bakan Arslan, Atlantik Konseyi İstanbul Zirvesi'ne Katıldı
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, "Yakın gelecekte ülkemizin en büyük projelerinden olacak Kanal İstanbul Projesinde de finans modelini çalışıyoruz. Taraflarla, kamu adına bu işin paydaşları olanlarla çalışıyoruz." dedi.
Bakan Arslan, Atlantik Konseyi İstanbul Zirvesi 2017'de yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Asya ile Avrupa arasında köprü konumunda olduğunu, bu özelliğin hakkını vermek için tüm ulaşım türlerinde projeler hayata geçirdiklerini söyledi.
Bugüne kadar yapılan projelere yenilerinin ekleneceğini dile getiren Arslan, Türkiye'den 3-4 saatlik uçuş mesafesinde ulaşılan insan sayısının 1,5 milyar olduğunu, bunların 31 trilyon dolarlık gayri safi yurt içi hasıla oluşturduğunu bildirdi.
Arslan, bütün projeleri bu rakamdan pay almak için hayata geçirdiklerini kaydederek, "Son 14 yılda ulaştırma alanında yaptığımız yatırımın bedeli yaklaşık 100 milyar dolar. Türk parası olarak da 320 milyar TL." diye konuştu.
Bunların hepsini kamu kaynağı olarak yapmanın mümkün olduğunu dile getiren Arslan, ancak özel sektör dinamiklerini de hayata geçirmek istediklerini, özel sektör ile projelerin daha da hızlı hayata geçirilmesini ve katma değerlerinin geri dönüşünün hızlanmasını amaçladıklarını anlattı.
"Özel sektör iş birliğiyle 10 milyar dolarlık yatırım"
Arslan, özel sektör-kamu iş birliğiyle çok başarılı projelere imza attıklarını belirterek, bugüne kadar 10 milyar doların üzerine, 39 milyar liralık özel sektör iş birliğiyle yatırım yaptıklarını, şu an fiilen devam eden projelerin maliyetinin de yaklaşık 10 milyar dolar olduğunu aktardı.
İstanbul Yeni Havalimanının da halihazırda özel sektör iş birliğiyle ve 10 milyar avronun üzerinde bir yatırımla hayata geçirildiğini dile getiren Arslan, 25 yıllık işletme döneminde 25 milyar dolara yakın bir gelir elde edeceklerini aktardı.
Özellikle Çin'den Avrupa'ya Rusya üzerinden kuzey koridor veya Hazar'ın güneyinden güney koridorla taşımaların söz konusu olduğunu ve bu taşımaların 45-60 gün sürdüğünü anlatan Arslan, bunun için Türkiye üzerinden giden orta koridorun sadece ülke için değil Asya ve Avrupa için de çok önemli olduğunu vurguladı.
Arslan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli gibi çok önemli projelerin hayata geçirildiğine değinerek, Çanakkale 1915 Köprüsünün de 2023'te açılacağını, hem Türkiye'ye, hem tüm dünya taşımacılığına hizmet vereceğini aktardı.
Bu projelerin orta koridoru tamamlamak adına hayata geçirildiğini dile getiren Arslan, Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun da orta koridora katkıda bulunacağını bildirdi.
"Kanal İstanbul'un finansman modelini çalışıyoruz"
Arslan, sadece ulaştırma alanında değil sağlıkta da yap-kirala metodunun başarılı şekilde uygulandığını belirterek, kamu-özel iş birliğine en güzel örneğin şehir hastaneleri olduğunu söyledi.
Havacılık sektöründen başlayarak ülkedeki kamu-özel iş birliği modelinin çok başarılı şekilde uygulayıcısı olduklarını dile getiren Arslan, bunu başka sektörlere de yaygınlaştırdıklarını bildirdi.
Arslan, "Hatta yakın gelecekte ülkemizin en büyük projelerinden olacak Kanal İstanbul Projesinde de finans modelini çalışıyoruz. Taraflarla, kamu adına bu işin paydaşları olanlarla çalışıyoruz. Orada da çok daha farklı bir finans modeli geliştirmek, bu büyüklükte bir projeyi uygulayabilir kılmak adına yine süreç yürütüyoruz. " ifadelerini kullandı.
"İşletme sonunda projeler devlete kalacak"
Arslan, yaptıkları projelere güvendiklerini ve güvendikleri için garantiler verdiklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu garantiler başlangıçta kamuya yük gibi gözükmekle birlikte projeye olan güveni ortaya koyduğunuzda finansman maliyetini düşürüyorsunuz, riskleri azaltıyorsunuz. Olası günün sonunda bir risk gerçekleşirse kamu olarak karşılıyorsunuz. Gerçekleşmezse boşu boşuna para vermemiş oluyorsunuz. Bunu da borç üstlenim anlaşmasıyla özellikle sağlıyoruz.
Onun da amacı şudur; olası bir risk varsa o riskin parasını peşin ödemek değil risk gerçekleşirse ödemektir. Yeterli sayıya ulaşamazsak aradaki farkı biz veriyoruz. Böylece kreditörün, yatırımcının elini rahatlatıyoruz. Daha da önemlisi kamu olarak kendi hedeflerimize erişmek adına bunu sağlıyoruz. Biliyoruz ki, işletme döneminin sonunda bu proje kamunun olacak ve kamu bundan ilave gelir elde edecek."
Arslan, kamuoyunda 'Neden bu garantileri veriyorsunuz ve garantiden kaynaklı para ödüyorsunuz?' şeklinde çok soru sorulduğunu belirterek, "Birincisi projemize güveniyoruz, ikincisi riski paylaşıyoruz. Bu projeleri yapmakla biz etrafındaki coğrafyada ticaretin, ekonominin, sanayinin ve endüstrinin büyümesini sağlamış oluyoruz. Ülkemize daha fazla katma değer sağlıyoruz." dedi.
“Yaptığımız her proje ülkemize katma değer sağlıyor”
Program sonunda Arslan, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, "köprü geçişlerinden kaynaklı garanti verdikleri ve geçişlerin garantiyi karşılamadığı, ülkenin zarar ettiği" gibi bir yaklaşım olduğunu, bunun yap-işlet-devret'in ruhunu anlamadıkları anlamına geldiğini söyledi.
Arslan, "Kamu-özel iş birliği yaparken amacımız şudur; birincisi özel sektör dinamiğini devreye sokarak projeleri bir an önce bitirmek ve bunlardan kaynaklı hem sosyal fayda sağlamak hem de ülkemize katma değer oluşturmak... Yaptığımız her projenin etrafında sanayi, endüstri gelişiyor, ticaret büyüyor ve ülkemize ilave katma değer sağlanıyor. Biz olaya böyle bakıyoruz. Fizibilitelerimiz gösteriyor ki; bu bütün köprülerimiz ve otoyollarımız için geçerli. Başlangıçta garanti rakamı yakalanmayabilir ancak süre içinde bu rakamlar yakalanacaktır." şeklinde konuştu.
Başlangıçta bütün projelerinde garantiden kaynaklı ilave bir ödeme yapmalarının söz konusu olduğunu vurgulayan Arslan, şunları kaydetti:
"Bu ödemeyi yapmaya devam edeceğiz. Ancak bütün bu projeler herhangi bir para ödemeden, özel sektör tarafından yapılıyor ve günün sonunda bu projeler bizim oluyor. Kimse gelip 8-10 milyar dolar para yatırıp günün sonunda bunu size bedava bırakmaz. Elbette ki geçişten kaynaklı bir ücret toplayacak, aradaki farkı biz vereceğiz ama işletme dönemi sonunda da bütün bu projeler bizim olacak. Bunları işletip ayrıca gelir elde edeceğiz. Yap-işlet-devret'in ruhunda bu var. Lütfen bunu alıp başka köprülerle kıyaslamasınlar. Bu parayı ödeyeceğiz ancak süre içinde geçiş sayıları artacaktır. Çünkü bu projeler, etrafında ilave trafik oluşturuyor. Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim Köprülerinde de geçiş sayıları artıyor. Biz bu projelerin işletmelerinden günün sonunda gelir elde edeceğiz. Lütfen insanlar bunu unutmasın."