Babaşova Beşkonak, “Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerilimin kökleri çok eskilere dayanır“
Azerbaycan Kars Başkonsolosluğu, Azerbaycan Diller Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi Müdürü Dr. Aynur Babaşova Beşkonak’ın, Azerbaycan ile Ermenistan arasında devam eden savaş ile ilgili olarak kaleme aldığı yazıyı Kars kamuoyu ile paylaştı.
Tacettin DURMUŞ
Dr. Aynur Babaşova Beşkonak’ın kaleme aldığı yazıda, Azerbaycan ile Ermenistan arasında 20 yılı aşkın bir süredir devam eden gerilimin köklerinin çok eski bir tarihsel geçmişe dayandığı vurgulandı.
Azerbaycan Kars Başkonsolosluğu marifetiyle paylaşılan ve “Var olsun sarsılmaz ve ebedi olan Türkiye Azerbaycan dostluğu, kardeşliği” sözleri ile son bulan yazıda; “XIX. yüzyılın başlarından itibaren Güney Kafkasya’ya toplu ve bilinçli bir şekilde yerleştirilen Ermeniler burada örgütlenerek XX. yüzyılın başlarında “Büyük Ermenistan” devleti kurma hayaliyle sinsi planlara, acımasız katliamlara imza atmışlardır. Derin tarihi köklere sahip olmayan Ermeniler, tarihin farklı dönemlerinde aynı kin ve nefretle Batılı ve Rus taraftarlarından aldıkları cesaret ve güçle Azerbaycan halkına karşı zulüm, baskı, katliam yaparak soykırım politikasını hayata geçirmişlerdir. Ermeni milliyetçi şovenistlerinin etnik temizlik ve soykırım politikasına maruz kalan, tarihi topraklarından kovulan Azerbaycan halkı, Ermenilerin “Büyük Ermenistan” planlarının ağır sonuçlarını tarih boyunca ödemiştir.
Ermeni Silahlı Kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal etmesi, bir milyondan fazla Azerbaycanlıyı kendi topraklarından göç etmek zorunda bırakması, Ermenistan’ın bugün de aynı politikayı Azerbaycan’a karşı devam ettirdiğinin somut göstergesidir.
Yıllardır işgal ettiği Dağlık Karabağ ve çevresindeki 7 bölge üzerinden Azerbaycan'ın sınır bölgelerine ve sivil yerleşim yerlerine saldırılar düzenleyen Ermenistan, 1994 yılında yapılan Bişkek Protokolü’nde imzalanan ateşkesi ihlal ederek çeşitli dönemlerde saldırılarına devam etmiştir.
Ateşkes kurallarını ihlal eden işgalci Ermenistan, son zamanlarda en çok sivilleri hedef almaktadır. Ermenistan’ın işgalci rejimi ve insanlık dışı davranışlar sergileyen askerleri 27 Eylül'den itibaren bir kez daha askeri saldırganlığa başvurarak temas hattı boyunca Azerbaycan Ordusu mevzilerine, aynı zamanda sınıra yakın Terter, Goranboy, Naftalan, Kazak, Berde, Mingeçevir, Gence gibi Dağlık Karabağ'dan uzak yerleşimlere top ve roket saldırıları düzenlenmiştir. 3 haftadır süren çatışmalardan en çok siviller etkilenmektedir. Ermenistan tarafından yapılan top ve roket saldırıları sonucunda 43 kadar Azerbaycanlı sivil ölmüş, 180 kişi yaralanmış ve 500'den fazla yerleşim yeri kullanılamaz hale gelmiştir. Bununla Ermenistan, savaş cephesindeki yenilgilerinin intikamını alabilmek için kolay hedef olarak kendi topraklarından saldırılar düzenleyip halkı korku ve paniğe sevk ederek kaos ortamı oluşturmayı hedeflemektedir. Sivilleri uykudayken hedef alan saldırılar, Ermenistan yönetiminin acizliğine, ahlaksız ve şizofrenik zihniyetine işarettir. Masum insanlara yönelik bu saldırılar savaş suçudur, uluslararası normları çiğnemektir ve bir an önce durdurulması gerekir. Hiçbir askeri kurala uymayan bu durum aynı zamanda doğrudan Cenevre Anlaşması’nın ihlalidir.
Cephe hattı boyunca geniş kapsamlı provokasyonda bulunarak Azerbaycan ordusunun mevzilerine ve sivil yerleşim birimlerine büyük çaplı silahlarla ateş açan Ermenistan ordusuna karşı Azerbaycan ordusu, halkını ve toprak bütünlüğünü korumak, düşmanın provokasyonunu önlemek ve cepheye yakın bölgelerde yaşayan halkın güvenliğini sağlamak için meşru müdafaa hakkını kullanmıştır. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliği için savaşmaya her zaman hazır olduğunu gösteren Azerbaycan ordusu, bu süreçte somut saha kazanımları elde etmiştir.
Azerbaycan’ın en önemli sorunu olan, uluslararası bir boyut kazanan Dağlık Karabağ sorunu bugüne kadar uluslararası hukuka uygun bir şekilde çözüme kavuşturulamamıştır. Sorunu çözmek için bazı devlet ve kuruluşlar, barış ve uzlaşı süreçlerine katkıda bulunmak amacıyla sürece dâhil olsalar da konuyla ilgili devletlerin Dağlık Karabağ sorununa çözüm üretmekten ziyade, siyasi krizler çıkarmak suretiyle sorunu öteledikleri görülmektedir.
Dünya, Ermenistan'ın uluslararası hukuk tanımaz bir terör devleti olduğunu kabul etmeli, Ermenistan'ın terör politikasının göstergesi olan sivil saldırılara sessiz kalmamalıdır. Ermenistan'ın saldırılarına sessiz kalanlar savaş suçlarına ortak olmaktadırlar.
Ermenistan birçok devlet tarafından haksız olarak korunup savunulsa da Ermenilerin toprak iddialarını ve işgal politikasını şiddetle kınayan devletler de vardır. Ermenistan'ın yaptığı işgale karşı Azerbaycan'a gerçek anlamda destek veren ülkeler arasında aynı ırktan olan ve aynı kökten gelen kardeş devlet Türkiye istisnai bir yere sahiptir. Bağımsızlığının ilk dönemlerinden başlayarak Azerbaycan’ın yanında olan Türkiye, Dağlık Karabağ konusunda Azerbaycan'ın yanında olduğunu her fırsatta dile getirmekte, bu konuda Azerbaycan’ın hakkını savunmaktadır. Uluslararası hukukun ihlali olan ve sivil kayıplara da yol açan Ermenistan’ın saldırısı karşısında Türkiye'nin Azerbaycan'a desteği tamdır ve Türkiye ekonomik, siyasi ve politik anlamda Ermenistan'a sert tepki göstererek Azerbaycan'ın arkasında olduğunu tüm dünyaya göstermektedir.
Başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu olmak üzere, tarihin her döneminde olduğu gibi bu süreçte de Azerbaycan’ın yanında olan, manevi desteğini hiç bir zaman esirgemeyen kardeş Türkiye’ye teşekkür ederiz. Var olsun sarsılmaz ve ebedi olan Türkiye Azerbaycan dostluğu, kardeşliği!” denildi.