Antioksidanların bağışıklık sistemini güçlendirmeye katkısı!

Antioksidanların bağışıklık sistemini güçlendirmeye katkısı!

Diyetisyen Hilal Şahin, antioksidanların bağışıklık sistemini güçlendirmeye katkısını açıkladı.

Ülkemizin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastalığı ile savaşmaya devam ederken sağlıklı beslenme ile bağışıklık sistemi arasındaki ilişkinin öneminin daha da fark edildiğini ifade eden Diyetisyen Hilal Şahin, “Bağışıklık sistemi, çeşitli hücre ve proteinlerin etkileşimi ve ortak çalışması ile vücudu koruyan kusursuz bir savunma sistemidir. Bu sistemin asıl görevi, hastalık yapan mikroorganizmalara karşı vücudu koruyup olumsuz etkilerini engellemektir. Vücudun normal antioksidan savunmaları belirli bir koruma sağlamakla beraber beslenmeye antioksidanların eklenmesi, doğal savunma mekanizmalarını destekleyen ek bir aktif kalkan sağlayacaktır.” dedi.

Antioksidanların vücuda gelebilecek olan zararları azaltan moleküller olduğunu ifade eden Şahin, “Vücuttaki antioksidan enzim sistemleri, oluşabilecek anlık hasarları önleyebilmektedir. Antioksidanların olumlu etkilerinin görülebilmesi için vücutta belirli oranlarda bulunmaları gerekmektedir. Antioksidanlar açısından zengin bir beslenme programının bu yönde önemi oldukça büyüktür. Sağlıklı yaşam anlayışı ile hareket eden bireyler, antioksidanlarca zengin diyetlere büyük ilgi göstermektedirler.” diye konuştu.

Şahin bazı uzmanların antioksidan üretiminin 25 yaşından sonra yavaşladığını söylediğini de anımsatarak, “Antioksidan savunma sistemi yeterince iyi çalışmıyorsa ve antioksidan gıdalar yeterli miktarda tüketilmiyorsa veya antioksidan özellikli desteklerden yararlanılmıyorsa serbest radikaller hücrelere zarar vererek birçok önemli rahatsızlığın başlangıcına zemin hazırlarlar ve de erken yaşlanmaya sebep olurlar. Yaşlandıkça vücuttaki doğal antioksidan üretimi azalır. Uzmanlar, antioksidan üretiminin 25 yaşından sonra yavaşladığını söylemektedir.” şeklinde konuştu.

“Antioksidanların bir kısmı vücut tarafından üretilir, bir kısmı da sebze ve meyvelerle alınır.” diyen Şahin açıklamasını şöyle sürdürdü: “Havadaki kimyasal maddeler, gıdalardaki katkı maddeleri, ilaç artıkları, güneş ışığı, egzoz dumanları gibi birçok kanserojen madde, antioksidana duyulan ihtiyacı artırır. Gerekli oranda antioksidan alınamadığı takdirde kanserin ve kalp hastalıklarının meydana gelme olasılığı artar. Yeterince olumlu bir fayda sağlamak için mümkün olduğu kadar değişik antioksidan kaynaklarından faydalanılması gerekir.

Günümüzde çay, kapsül gibi çeşitli formları kullanılan antioksidan ürünler arasında; biberiye, yeşil çay, A vitamini, B2 vitamini, C vitamini, E vitamini, Coenzyme Q-10, zerdeçal, alıç meyvesi, alıç çiçeği, ginkgo, çoban üzümü, selenyum, çinko ve üzüm çekirdeği bulunmaktadır. Beta-karoten, pycnogenol proantosiyanidinler, likopen, alfa lipoik asit ve milk thistle gibi beslenme destekleri de doktor tavsiyesiyle kullanılabilir. Üzüm çekirdeği, en güçlü antioksidan kaynaklarından biridir. Özellikle siyah üzüm çekirdeği çiğnenerek yenildiğinde doğal olarak antioksidan alınmış olur. Yaban mersini, böğürtlen, çilek, kuşburnu, kivi ve mürdüm eriği gibi meyveler antioksidan özelliklidir. Soğan, sarımsak, brokoli, kereviz, havuç, lahana, karnabahar, semizotu, domates ve Brüksel lahanası antioksidan özellikli sebzelerdir. Meyve ve sebzelerin koyu, canlı ve parlak renkli olanları daha fazla antioksidan madde içerir. Badem, ceviz, fındık, kabak çekirdeği ve ay çekirdeği de antioksidan içeren gıdalardır.

Dünyada ve ülkemizde yayılmaya devam eden yeni tip koronavirüse karşı kendimizi koruyabilmek için yapılabilecek en önemli şeylerden biri de Sağlık Bakanlığı’nın da belirtmiş olduğu gibi bağışıklık sistemini güçlü tutabilmektir. Her zaman dikkat etmemiz gereken sağlıklı yaşam kurallarına, özellikle bu dönemde daha bir özen göstermeliyiz. Bu noktada da bizlere düşen, güçlü bir bağışıklık sistemi için bütün gerekenleri ihmal etmeden uygulamaktır.”

Önceki ve Sonraki Haberler