1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü
Eğitim Sen Şube Başkanı Çetin Koçyiğit, “1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” nedeniyle bir mesaj yayınladı.
Koçyiğit mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Yaşamını alın teriyle kazananlar, işçiler, kamu emekçileri, işsizler, emekliler, öğrenciler, gençler, ev kadınları, ülkenin namuslu ve aydınlık insanları;
Dünyanın tüm işçilerinin-emekçilerinin, kapitalist sömürü ve baskıya, emperyalist saldırganlığa, her türlü ayrımcılığa karşı kol kola, omuz omuza vererek alanlara çıktığı 1 Mayıs bayramını coşkuyla selamlıyoruz.
Dayanışmaya ve birlikte mücadeleye bugün her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Çünkü karşımızda, kazanılmış haklarımıza saldırıda tam bir işbirliği yapan uluslararası sermaye ve onun yerli işbirlikçileri var. Emperyalist-Kapitalist Sistem ve onun destekçisi siyasal iktidarlar, bizim tüm ezilenler olarak birlikte dayanışarak mücadeleyi örmede yaşadığımız eksikliklerden aldıkları güçle saldırılarını daha da pervasızlaşarak sürdürüyor.
İktidara geldiği günden beri işbirlikçi kimliği ile sermayenin hizmetinde olan AKP hükümeti, kazanılmış haklarımıza yönelik saldırı politikalarına hız vermiş bulunuyor. Geçtiğimiz dönem “sermayeye af emekçilere saldırı” olan torba yasayı hayata geçiren AKP’nin emek düşmanı karakteri bir kez daha ortaya çıkmış bulunuyor. AKP iktidarı, kendini pek çok alanda kanun hükmünde kararname çıkarma konusunda süper yetkili kılan düzenleme ile yaklaşan seçimlerde yeni saldırı planları içerisinde olduğunu gösteriyor.
Kendine demokrat ve bildiğini okuyan AKP, Kürt sorunu, Alevilik, laiklik ve zorunlu din dersinin kaldırılması, YÖK, basın özgürlüğü, temel insan hak ve hürriyetlerine getirilen sınırlamalar konuları başta olmak üzere hayatın hemen hemen tüm alanlarında ikiyüzlü bir tutum izlemeyi sürdürüyor.
Demokratikleşmenin önündeki en önemli engel olan Kürt sorununun çözümsüzlüğü konusundaki ısrar devam ettirilirken, sorunu çözmek için gündeme getirilen “açılım” politikalarının içinin boşluğu, YSK kararı sürecinde ve sonrasında yaşanan gelişmelerde takınılan tutumla netleşmiştir. İktidar bugün Kürt sorununa yaklaşımda, 2002 politikasına dönmüş ve “düşünmeseniz Kürt Sorunu yoktur” söylemini tekrar sahiplenir hale gelmiştir.
Toplumun geniş kesimlerinin demokratikleşme beklentilerini boşa çıkaran AKP, Ergenekon davasının yarattığı toplumsal etkiyi de kendi siyasal pozisyonunu güçlendirmek ve eski statüko yerine kendi statükosunu yaratmak için kullanıyor.
İleri demokrasiden dem vurmayı gelenek haline getiren hükümet, talepleri için mücadele eden, bu taleplerini toplumla paylaşmak için alanlara çıkan çeşitli kesimlere kulak vermek yerine, şiddet kullanmayı artık alışkanlık haline getirmiş bulunuyor. Adeta bir korku imparatorluğu yaratan iktidar, neredeyse sokağa çıkan herkesin aleyhine 2911 sayılı yasaya aykırı davranmaktan cezalar vermekte veya açılan ceza davaları ertelenerek başka eylemlere katılım engellenmektedir.
En demokratik haklarını bile kullanmak isteyeneler engellerle karşılaşıyor, şiddet görüyor ya da en son YGS rezaletini protesto eden liseli gençler örneğinde yaşadığımız gibi, başbakan tarafından porovakatör ilan ediliyor.
Diğer taraftan, “Düşünce ve ifade özgürlüğü ile siyasi faaliyetler kapsamındaki suç” lara bakan Özel Yetkili Mahkemeler, DGM’leri aratır duruma gelmiştir. Tutuklu insanlar ilk duruşmalarına çıkmak için bile aylarca hatta bazen yıllarca cezaevinde kalıyor. Cezaevlerindeki tecrit koşulları ağırlaştırılarak günlük yaşam işkenceye dönüştürülüyor.
Tüm baskılara ve şiddete rağmen, Emperyalizmin küresel saldırılarına karşı işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta, tüm dünyada işçi sınıfı ve ezilen halklar, eşitlik-özgürlük-kardeşlik-insanca yaşam ve güvenceli iş talepleri ile alanlarda.
Gün, Küresel sermayenin ve işbirlikçisi AKP’nin doğa, emek ve halk düşmanı saldırılarını geri püskürtme günüdür.
Gün;
-İşsizleştirme, güvencesizleştirme, sefalet ücretine mahkum etme politikalarına karşı; insanca yaşam, güvenceli iş ve güvenceli gelecek taleplerini birlikte haykırma günüdür.
-Irkçı, gerici, asimilasyoncu, inkar ve imha politikalarına karşı özgür, eşit haklar temelinde Kürt sorununun demokratik çözümü, barış ve kardeşçe bir arada yaşamı tesis için birlikte mücadele etme günüdür.
-F tipi ve diğer cezaevlerinde uygulanan tecride, hasta tutuklu ve hükümlülerin tedavilerinin engellenmesine karşı mücadele günüdür.
-Doğanın kar için talanına; HES’lere, Nükleere karşı, yaşanılabilir bir çevre mücadelesini birlikte yükseltme günüdür.
Emeği ve alın teri ile yaşamı var eden bizler için başka bir dünya kurmak mümkün. Bizler emekten, eşitlikten, özgürlükten, barıştan ve adaletten yana bir ülke ve dünya kurmanın mümkün olduğunu biliyoruz. Böyle bir dünyayı kurmak, bizim ellerimizdedir.
Biz, bu ülkenin emekçileri;
-Grevli toplu pazarlık hakkımız olduğunu ve bu hakkı kullanacağımızı buradan bir kez daha haykırarak, buna fiili olarak engel olunmaması,
-4/B,4/C,50/D,4924 gibi statülerde çalışan sözleşmelilere kadrolu iş güvencesi sağlanması,
-Giderek artan iş cinayetlerine, esnek, güvencesiz, performansa dayalı çalıştırma, taşeronlaştırma ve özelleştirme uygulamalarına son verilmesi,
-Başta eğitim ve sağlık olmak üzere tüm kamu hizmetlerinde ticarileşmeye son verilerek, herkese eşit, parasız, demokratik, bilimsel, anadilinde eğitim hakkı tanınması, savaşa değil; sağlığa ve eğitime bütçe ayrılması,
-Tüm kamu ve özel işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınması, meslek hastalıklarına karşı kamusal bir hizmet olarak korunma sağlanması, kurum tabipliklerinin ve kreşlerin yeniden tesis edilmesi,
-Aynı ya da benzer işi yapan emekçilerin mali ve sosyal haklardan eşit yararlandırılması, eşit işe eşit ücret ilkesinin yaşama geçirilmesi,
-Cins ayrımcı uygulamalar ve kadınları eve hapsetme politikalarının, kadına yönelik şiddetin, çocuk istismarının son bulması, tecavüzcülerin, şiddet uygulayanların korunmadığı, polis şiddetinin teşvik edilmediği adil bir yargılama için toplumsal adaletin tesis edilmesi,
-Emekçilere dayatılan angarya ile zorunlu mesai öğle tatili gaspına son verilmesi, yeterli sayıda kadrolu personel alınması,
-Tüm çalışanlara, insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanması, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi taleplerimizle;
1 Mayıs’ta yine ülkenin dört bir yanında alanlardayız.
İnsanın insanı sömürmediği; hiçbir halkın dil, din, kültür farklılıkları nedeniyle baskı görmediği;
İnsanların açlıktan ölmediği; çocukların savaşlar sonucunda anasız babasız kalmadığı;
Doğanın talan edilmediği; nükleerin, asit yağmurlarının, kanser vakalarının, sakat doğumların, GDO’lu gıdaların olmadığı;
Milyonların işsizliğe, açlığa, sefalete ve güvencesizliğe mahkum edilmediği;
Türkiye’de ve bütün dünyada barışın, kardeşliğin, güvenceli yaşamın, adaletin ve dayanışmanın hüküm sürdüğü bir gelecek yaratmak için mücadelemize kararlılıkla, azimle, inançla devam edeceğiz.
Sesimizi dünyadaki sınıf kardeşlerimizle birleştirmek ve milyonları ortak taleplerde buluşturmak için,
Bize reva görülen açlığa, İşsizliğe, güvencesizliğe, işgale, savaşa ve sömürüye karşı, barışı, kardeşliği ve yaşamı savunmak için, 1 Mayıs’ta alanlardayız.
KHA