Osmanlı ordusu düşman arazisine girdiği zaman dinlenmeye vakit ayrılmaz ve bir günde kat edilecek yol zamanlamazdı.
Osmanlı'nın Savaş Taktileri


Askere çelik miğfer, hafif zırh, gömlek, deri kaplı tahta kalkan ve en önemlisi özel silahları dağıtılırdı. Toplar arkadan öne alınır ve kamp saldırıya karşı dikkatle korunur ve savaşılacak kuvvetlerin hesabı iyice yapıldıktan sonra, Osmanlı ordusunun savaşa hazırlanma çalışmaları başlardı.

Osmanlı savaş taktiği düşmanı şaşırtmak üzerine kurulmuştu. Akıncılar savaş geri çekilir gibi yapar ve ağır zırhlı Hristiyan atlıları sahaya çıkararak hem atlarını yormaya hem de yeniçeri siperleri önüne çakılı sivri uçlu engellere doğru çekmeye çalışırlardı.

Aynı zamanda aralıksız olarak düşman atlısının yan kanatlarına saldırırlar ve hantal şövalyeler kolayca dönüp karşılık veremedikleri için ağır kayıplara uğrardı.

Osmanlı İmparatorluğunun savaş stratejisi iki ana unsur üzerine kurulmuştu;

Osmanlı Ordusunun savaş düzeni daha önceki Türk devletlerinde olduğu gibi merkez, sağ ve sol kol olmak üzere üç kısım halinde idi. Bunların önünde kademeli öncü kuvvetleri ve geride ise ağırlıklarla Dümdar Ardcılar gelmektedir.

Ordunun ilerlemesi ve muharebe esnasında ön taraf hilal şeklinde bir miktar açık bırakılırdı. Akıncıların gerisinde yol açmak, köprü tamir etmek ve kılavuzluk için Kazmacılar görevlendirilmiştir.

Bunların arkasında hafif piyadeler ve ordunun ileri karakolları bulunurdu. Hilalin iki ucundan Tımarlı Sipahi giderdi. Padişah veya Vezir-i Azam hilalin tam ortasında olur, Yeniçeriler Padişahın önünden seyrederdi.

Osmanlı, ‘kuşatma’ ve ‘çevirme’ ile netice ve başarı elde etmişlerdir. ‘Turan Taktiği’nin esası da buna dayanıyordu.

Stratejik Çekilme ve Karşı Taarruz’ tamamen Türklerin ortaya çıkardıkları ve geliştirdikleri bir askeri strateji ve taktik usulüdür. 1’inci Kosova Meydan Muharebesinde olduğu gibi Türkler zaman zaman düşman cephesini dağıtarak kuşatma harekâtı da yapmıştır. Savunma ile düşman kuvvetlerini yıprattıktan sonra taarruz ile netice almışlardır.